DAVA’NIN TAKİPÇİSİ OLACAKLAR

Adaleti Savunanlar Derneği’nin (ASDER) Türkiye’de farklı il ve ilçede yer alan temsilcileri 23 Eylül 2013 Pazartesi günü, saat 10.00’da Ankara Adliyesi önünde bir araya geldi.

ASDER Gerede Şubesi Temsilcisi Avukat İsmail Cevahirli’nin de katılım sağladığı toplanma programında, “28 Şubat Davası” gündeme taşındı.

Kamuoyunda postmodern darbe olarak bilinen 28 Şubat Davası’na ilişkin, 60 kişiden oluşan ASDER Temsilcisi, saat 11.00’de müşteki sıfatıyla mahkeme salonunda yer alarak, 16. yargılama sürecini takip etti.

Yargılama esnasında, Milli Güvenlik Kurulu’nun 28 Şubat 1997 tarihinde gerçekleştirdiği toplantı tutanaklarına kesit kesit yer verildi.

Müştekiler huzurunda kesitleriyle yer verilen tutanaklar kapsamında; o dönemki Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hikmet Köksal, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Em. Orgenerali Çevik Bir’in ifadeleri okundu.

Duruşmada belgeleriyle yansıtılan beyanatlarda; “İrtica tehdidinin ezanın Arapça okunması ile başladığı” Köksal’a, “İrtica ile mücadele edelim derken, Kur’an kursları ve İmam Hatip’lerin kapatılmasının halk tarafından yanlış anlaşılacağı için, işi o reddeye getirmemek lazımdır” ifadesinin Demirel’e, “7 Ocak 1997’de Cumhurbaşkanı’na irtica brifingi verdiklerini, BÇG’nin (Batı Çalışma Grubu) tüm evraklarının MGK Genel Sekreterliği’ne iletildiğini, yaptığı işlerin emir-komuta içerisinde icra edildiğini ve BÇG ismini kendisinin verdiğini belirtenin ise, Bir olduğu açıklandı.

Duruşma bitiminde, Ankara Adliyesi önünde tekrar bir araya gelen ASDER Temsilcileri, hazırladıkları basın bildirisini kamuoyu ile paylaştı.

Basın bildirisinde ana hatlarıyla şu ifadelere yer verildi: “28 Şubat 1997 darbesini yapan cunta, ordu içinde illegal bir şekilde oluşturulmuş ve TSK’nın meşru kurumsal hiyerarşisi ele geçirilerek,  ordunun kurumsal gücünün ve etkinliğinin yerine geçmiştir. Ele geçirilen bu silahlı güç, millet iradesine yapılan darbede kullanılmıştır. Darbeci cunta, darbe düşüncesine karşı olanları tasfiye etmek ve hedeflerini gerçekleştirmek amacıyla, ordu içerisinde kurumsal hiyerarşi dışında farklı bir illegal örgütlenmeden de faydalanılmıştır. Bu örgütlenme, Batı Çalışma Grubu’dur.

BÇG örgütü, amaçlarına ulaşmak amacıyla, darbe karşıtı olarak değerlendirilen unsurları bastırmak ve pasifize etmek için, beş bine yakın TSK personelini Yüksek Askeri Şura kararları ve üçlü kararnameler yoluyla tasfiye ettirmiştir. Uygulanan psikolojik harp taktikleri, cebir, şiddet, mobbing ve benzeri baskı yöntemleri ile binlerce TSK personelinin de istifa ve emeklilik yolu ile ordudan ayrılması sağlanmıştır.

Böylece, 28 Şubat sürecinin ilk aşaması olan orduya karşı darbe gerçekleştirilmiştir.

Darbenin silahlı kuvvetler içindeki canlı şahitleri olan ASDER mensupları olarak amacımız; 28 Şubat Davası’na kamuoyunun dikkatini çekmek,  elimizdeki bilgi ve belgeleri mahkemeye iletmek ve dava dosyasının suç tanımı kısmında belirtilen Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren düşürmeye, devirmeye iştirak etmekten yargılanan şüheli/sanıkların mevcut hukuk sistemi içinde suç oluşturan eylemlerinin cezalandırılmasının takipçisi olmaktır.”

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
DAVA’NIN TAKİPÇİSİ OLACAKLAR

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir