GEREDE YAPILANMASINDA 20 KİŞİ HAKİM KARŞISINDA

featured

FETO/PDY terör örgütünün Gerede ilçesindeki yapılanması için haklarında iddianame hazırlanan 8’i tutuklu 20 kişi hakim karşısına çıktı. 17 aydır tutuklu bulunan D.K. 15 Temmuzdan sonra oğlunun hayırlı bir işi için Kosova’da olduğunu, o tarihten sonrada oğlunun ikamet ettiği Los Angeles’a gitmek için bilet almasına rağmen evinde yapılan aramayı duyduktan sonra ülkesine döndüğünü belirterek, “Zaten yurtdışındaydım. Eğer örgüt üyesi olsaydım geri dönmezdim” dedi.

FETO/PDY terör örgütünün Gerede ilçesindeki yapılanması için haklarında iddianame hazırlanan 20 kişinin yargılanmasına Karaçayır’da bulunan Nikah Salonu’nda başlanıldı. Sanıklardan 8’i tutuklu olarak yargılanırken, 12 tutuksuz sanık ve yakınları da duruşmaya katıldılar.

Sanıklar A.K., C.U., D.K., E.Z., H.V., H.C., H.Ç., İ.B., K.A., M.D., R.Ç., R.Y., S.G., S.B., S.G., S.A.V., Y.Ş., Y.N.G., Y.Y., Z.Y. duruşmada hazır bulundular. C.U. hakkında ayrıca örgüt propagandası nedeniyle açılan dava bu dosya ile birleştirilirken, Y.Ş.’de Gerede İmamı olduğu yönünde iddia ile hakim karşısına çıktı.

Duruşmanın sabah olan kısmında A.K., C.U., D.K. savunma yaptılar.

A.K.

İKTİDAR PARTİSİNDE AKTİF GÖREV

7 ay tutuklu kaldıktan sonra adli kontrol şartıyla serbest kaldığını belirten A.K., “Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Vatanına, milletine bağlı, bayrağı için her şeyi yapabilecek birisiyim. Silahlı terör örgütü üyeliği suçlamasıyla huzura getirilmiş olmaktan hicap duyduğumu belirtmek istiyorum. Ben bugüne kadar kanunlar çerçevesinde yaşamış, trafik cezası bile almamış biriyim. Ben 2008’e kadar Gerede’de ikamet ettim. Bu tarihte oğlumun okulu nedeniyle bir yıl Sakarya’da kaldıktan sonra 2009’da Bolu’ya yerleştim. Gerede’deki evimize yaz tatillerinde ve sömestr tatilinde gittik. Orda bulunduğumuz dönem boyunca siyasi iktidarı elinde tutan partinin ilçe yönetiminde aktif şekilde siyasi çalışmalarda bulundum. Örgüt olarak nitelendirilen yapının siyasi iktidardan ayrıştığı dönemde tutum ve tavrımı devletimden yana kullandım.  Dolayısıyla böyle bir suçlama ile suçlanmayı hak etmediğimi düşünüyorum.

Bankasya hesabım esnaf olan eşimin kullanımında olan mevduat hesabıdır. 2014 başlarında Bankasya’nın finansal zora düşmesi nedeniyle eşimi yönlendiren banka personeli sayesinde eşimin bir miktar mevduatını hesabıma aktardığını öğrendim. Bununla benim hiçbir alakam bulunmamaktadır. Paranın hangi saikle aktarıldığını eşim kendi savunmasında açıklayacaktır. Ben terör örgütünün çağırısı ve yönlendirmesi doğrultusunda bankaya finansal destek sağlamak amacıyla mevduat artışı yapmadım.

“BAZI SOHBETLERE İŞTİRAK ETTİĞİM DOĞRUDUR”

Gerede’de yaşadığım dönemde dini hassasiyetlerim gereği birtakım sohbetlere iştirak ettiğim doğrudur. Sadece cemaat olarak bilinen yapının toplantıları da değildir. Benim katıldığım toplantılarda kuran-ı kerim okunur, dini sohbetler yapılırdı. Herhangi bir örgütsel faaliyet yapıldığını görmedim. 2008’den sonra da Gerede’den ayrılınca katılmadım. 17-25 Aralık’tan sonra tavrım kesinlikle bu yapıyla arama mesafe koymak şeklinde oldu. Tamamen dini hassasiyetlerim nedeniyle katıldığım sohbetlerin aleyhime delil olarak kullanılmasını kabul etmiyorum.

Bolu’ya taşındığımızda küçük oğlumuz 50. Yıl ilkokuluna kaydettirdik. Ancak zamanla öğretmeninin olumsuz tavırlarından şikâyet etmeye başladı. Sonrasında da burada darp olayı yaşandı. Bu nedenle kendisini Fatih Kolejine kaydettirmeyi düşündük. Niyetimiz iyi bir eğitim almasıydı. 17-25 Aralık’tan sonra okuldan almak istedik fakat bu niyetimize ciddi şekilde tepki gösterdi. Kurslarından, arkadaşlarından ve sportif faaliyetlerinden ayrı kalmak istemediğini beyan etti. Bu aşırı tepkisini mazur görerek 15 Temmuz’a kadar eğitim görmesine müsaade ettik. Bu durumun suçlama konusu yapılmasını kabul etmiyorum.

“GERÇEK SUÇLULARIN EN AĞIR CEZA İLE CEZALANDIRILMASINI İSTİYORUM”

Gerede’deki evimizde ele geçirilen bir takım materyallerinden dayanak yapıldığı belirtilmiştir. Savunmada bahsedilen evde 8-9 yıldır sürekli oturmadığımı beyan ettim. Elde edilen dokümanlar çocuklara öğretmenleri tarafından verilen ambalajı bile açılmamış yazılı dokümanlardır. Verildiği dahi unutulan dokümanların örgüt üyeliği suçlamasının delili olamayacağını düşünüyorum.

15 Temmuz hain darbe teşebbüsünü yaşayan herkes gibi biz de mağdur olduk. Ailem tabir-i caizse darmadağın oldu. Eylemi gerçekleştiren gerçek suçluların en ağır ceza ile cezalandırılmasını talep ediyorum.

C.U.

“17-25 ARALIK’TAN SONRA SOHBETLERE GİTMEDİM”

Aynı zamanda örgüt propagandası nedeniyle hakkında dava açılan C.U., “Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. FETO/PDY ile alakam bulunmamaktadır. İlkokul mezunu biriyim. Söz konusu yapılanmanın herhangi bir kademesinde yer almış değilim. 17-25 Aralık öncesinde H.K. ile ile birlikte onun yönlendirmesiyle dini sohbetlere gittiğimi kabul ediyorum. Bu sohbetler sırasında Yunus Gürsoy isimli şahıs risale okuyarak, dini telkinlerde bulunmaktaydı. Ben fason deri ticaretiyle uğraşan küçük esnafım. Dolayısıyla çok fazla geliri olan biri de değilim. Bize dini sohbet yapan Yunus Gürsoy’un yapmış olduğu dini sohbet toplantılarına 4-5 kez katıldım. 17-25 Aralık’tan sonra sohbetlere iştirak etmedim. H.K. da bu tarihten sonra gitmeyi bıraktı. Yunus Gürsoy isimli sahsın da ölmüş olduğunu öğrendim. Bu dosyada yargılanan H.Ç. isimli şahıs bir dönem beni Zaman Gazetesine abone yapmıştı. Gazete 4-5 ay bana ulaştırılmıştı. Daha sonra gazeteyi almayı da kestim. Zaten okumayı seven birisi değilim. Gazeteyi de rica üzerine almayı kabul etmiştim. Bunun dışında aboneliklerden haberim ve bilgim bulunmamaktadır.

“HESABIM ELE GEÇİRİLDİ, PAYLAŞIMLAR BENİM DIŞIMDA YAPILMIŞ”

Aleyhime beyanda bulunan V.A. ve E.B.’yi kesinlikle tanımam. H.M.A. ile ticaretimiz olmuştu. Paramı ödemedi. Bu yüzden aramız açıldı. Aleyhime beyanları kesinlikle kabul etmiyorum. Sosyal medya hesabım olduğu doğrudur. Propaganda teşkil edebilecek mahiyette iki paylaşımın bana ait hesap üzerinden yapıldığı doğrudur. Ama ben yapmadım. B.E. isimli arkadaşım bana bu hesabı açmıştı. Bir süre sonra benim yapmadığım paylaşımların benim dışımda yapılmış olduğunu gördük. Bu hesabın ele geçirildiğini öğrendik. Paylaşım içeriklerini hiçbir şekilde kabul etmiyorum. Ben başkalarına ait işletmelerde fason deri işi yapan küçük esnafım. Dini sohbetlere katılımım dinimle alakalı şeyler öğrenmek dışında bir amacım olmadı. Cemaat adlı yapının terör örgütüne dönüşmesiyle irtibatımı kestim.

D.K.

“GEREDE’DEKİ DEDİKODULAR NEDENİYLE BURDAYIM”

Hakkındaki suçlamaları reddeden D.K., “Devletime ve milletime karşı olan hiçbir oluşum ve grupla ilişkim olmadı. Çevresinde hayırsever bir insan olarak bilinen biriyim. Bu nedenle hakkımda Gerede’de dedikodular çıktığını ve bunların huzurunuza gelmiş olmama sebep olduğunu düşünüyorum. Ben genç yaşta annemi kaybettim. Bu nedenle insanlara yardım etme, eğitim almalarını sağlama konusunda hassasiyetim oluştu. Devleti ele geçirmeye çalışan, gençlerimizin kanını akıtan, milletimize kast eden örgütün üyesi olarak huzuruna getirilmekten son derece üzgünüm.

“KULAKTAN DOLMA BİLGİLERİ İLETMİŞLER”

Aleyhime beyanda bulunan tanık Z.A.,  E.K. ve A.S. isimli şahısların aleyhime beyanı yoktur. E.B. ve V.A. isimli şahıs ile H.M.A. isimli şahısları tanımıyorum. Kendileri hakkımda duydukları bir kısım olayları aktarmışlardır. Seviller Yaylasında silah atıldığına yönelik iddiaların gerçekliği bulunmamaktadır. Mahkemece yapılan tahkikatla açığa kavuşacağını düşünüyorum. R.S., himmet ve kurban topladığım iddiasını ileri sürmüştür. Hakkımda yayılan dedikodular nedeniyle bu kanaate eriştiğini düşünüyorum. Kulaktan duyduğu bilgileri ilettiğini düşünüyorum. Ç.Ü.’yü de tanımam. Bahsedilen toplantılara ilişkin yer ve zaman belirtirse baz kayıtlarından mahkemece araştırılmasını talep edeceğim. Ben tanığın bahsettiği yerde hiç bulunmadım. H.Ç.’nin de ifadelerini kabul etmiyorum. 17-25 Aralıktan sonra örgüte muzahir hiçbir yayın, evime girmemiştir. H.Ç.’nin etkin pişmanlıktan yararlanmak maksadıyla bu tur beyanlarda bulunduğunu düşünüyorum. Zaten 2009’da evimi Bolu’ya taşıdım. Bu tarihten sonra evime bu yayınların gelmesi mümkün değildir.

“MEVDUATIMI KORUMAK İÇİN HESAPLARA BÖLDÜM”

Bankasya hesabımın olduğu doğrudur. Birden fazla bankayla çalışmak durumunda kaldım. Mevduatlarımı yönetirken kar ve menfaat noktasında hareket ettim. Talimatla hareket ettiğime ve bankaya finansal destek sağladığım iddialarını kabul etmiyorum. 2003 ve 2004 başında Bankasyanın mali güçlüğe düştüğü ortaya çıktı. Orda çalışanların bir kısım yönlendirmesiyle mevduatıma koruma sağlama amacıyla birden fazla hesaba bölmeye çalıştım. Bu nedenle bir kısmını eşimin hesabına aktardım. Eşimin bu durumdan haberi dahi bulunmamaktadır. Mevduata devlet koruması sağlamaya yönelik personel yönlendirmesiyle gerçekleşmiştir.

Ortağı olduğum Kardelen A.Ş.’ye peyder pey borç vermek durumunda kalmıştım. Bu durumun ticaret kanunu gereğince yasaklı işlem olmadığını düşünüyorum. Şirket bana olan borcunu bir defada ödediği için adıma yüklü bir para transfer gerçekleşti. 2013 yılı öncesinde Zaman Gazetesine aboneliğim bulunmaktaydı. Sızıntı isimli dergiye herhangi bir abone kaydım bulunmamaktadır. 17-25 Aralık’tan sonra örgüte müzahir hiçbir yayını alıp okumadım. Dolayısıyla bu durumun bir suçlama vesilesi yapılmasını kabul etmiyorum.

KARDELEN A.Ş.’DE HİSSEDAR

17 25 Aralık öncesinde kuran-ı kerim okunan ve dini bilgiler verilen dini sohbet toplantılarına katıldığım iddiasını kabul etmiyorum. Ancak kandil gibi yemekli toplantılara iştirak etmiş olabilirim. Kardelen Eğitim A.Ş. hissedarı olduğum doğrudur. Şirket 2006’da kuruldu, o dönem 50 bin TL kuruluş sermayesini hissem karşılığında aktarmıştım. Gerede’de 80 kadar öğrenci taşımalı eğitimle dershane eğitimi almaktaydı. Bu durum sınavları kazanma ihtimalini oldukça azaltıyordu. Bu soruna çözüm düşündük. Kurulmuş olan şirket eğitim faaliyetlerini icra etti.  Fem dershanesinin şirket bünyesinde eğitim verdiği doğrudur. Yine bir öğrenci yurdu da şirket bünyesinde faaliyet göstermekteydi. Benim yalnızca ortaklık payım bulunmaktaydı. 2015’te devretmek istedim ve İ.B.’ye hisse bedelini 180 bin TL karşılığında devrettim. O dönem şirketin toplam değerinin ne kadar olduğunu bilemiyorum.

Ben çocuğumu Bolu’ya taşındığımız dönemde Fatih Kolejine gönderdiğimi kabul ediyorum. Fakat öncesinde 50. Yıl İlköğretime göndermiştik. Yaşadığımız birtakım problemler nedeniyle bir koleje göndermeyi düşündük. O dönemde şehrin siyasi ve bürokratlarının çocukları da bu okula gitmekteydi. 17-25 Aralık sürecinden sonra almak istedik. Ancak çocuğumun aşırı tepkisi nedeniyle buna muktedir olamadım. Amacım kendisinin iyi eğitim almasıydı. Başka bir düşüncem olmadı.

“TİCARİ KAPASİTEMİN ARTMASI İÇİN GESİAD’A ÜYE OLDUM”

Gesiad isimli derneğe yalnızca ticari kapasitemin artması ve yeni insanlarla tanışma ve iletişim kanallarını işletme adına üye oldum. Derneğin örgütle bağlantılı olduğunu sonradan öğrendim. Aynı zamanda Gerede Sanayi Ticaret Odası ve Şoförler Odası gibi STK’lara üyeliğim bulunmaktadır. 17-25 Aralık’tan sonra derneğe istifa dilekçemi verdim ancak fesih sürecine girildiği söylenerek dilekçem işleme konulmadı. Sonradan derneğin feshedildiğini öğrendim.

“EVDEKİ DOLARLAR ÇOCUĞUMUN KUMBARASINDAN ALINMIŞTIR”

Evimde ele geçirilen Bankasya’dan verildiği söylenen plaketin sahsıma özel anlamı bulunmamaktadır. Bankalardan her yıl eşantiyonlar verilirdi. Bankanın bahsedilen tarihte eşantiyon yerine böyle bir uygulama yapması nedeniyle kartona yazılı teşekkür belgesi gönderilmiştir. Tüm müşterilere bu belgenin verildiği ifade edilmiştir. Aynı şekilde evimde yapılan aramada ele geçirilen bir kısım kitapların, çocuklarımın öğretmenleri tarafından verilen ve okunmadığı için evde duran kitaplardan olduğunu öğrendim. Kitapların örgüt üyeleri tarafından yakıldığı ve yok edildiği bilinmektedir. Eğer örgüt üyesi olsaydım benim de aynı şekilde davranmam beklenirdi. Bolu’daki evimde ele geçirilen iki adet 1 dolar çocuğuma ait kumbaradan ele geçirilmiştir. Yine Gerede’deki evimden ele edilen bir dolar ise kasada bulunan diğer dövizler arasında bulunmuştur. Yurtdışı dönüşünde cebimde kalan bozukları kasamda saklamamdan veya çocuğuma vermemden daha doğal bir şey olamaz. Bunun örgütsel bir bağla ilişkilendirilmesi doğru değildir.

“15 TEMMUZ’DAN SONRA LOS ANGELES BİLETİMİ YAKIP ÜLKEME DÖNDÜM”

Ben hayırsever ve milliyetçi kişiliğiyle bilinen birisiyim. Hayatım boyunca ihtiyaç sahiplerine yardım etme gayesinde oldum. Bu durumun ortaya çıkardığı dedikodunun hakkımdaki suçlamaya zemin hazırladığını düşünüyorum. Örgüte ait bir yurda artan inşaat malzemelerini bağışlamış olmamın beni örgüt üyesi yapmadığını düşünüyorum. O dönemde 15 Temmuzdan sonra oğlumun hayırlı bir işi için Kosova’daydım. O tarihten sonra oğlumun ikamet ettiği Los Angeles’a gitme niyetindeydim. Biletimi de almıştım. Eşimden evimizde arama yapıldığı bilgisini alınca biletimi yakıp ülkeme döndüm. Eğer örgüt üyesi olsaydım geri dönmezdim.

Tutuklu sanık İ.B.

Tutuklu sanık İ.B. örgüt üyesi olmadığını, hayır işleri olarak eğitim alanında yardımlar yaptığını belirtti. Bolu Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Seyfi Han, bunun üzerine tüm sanıklara çağrıda bulunarak “66 yaşındasın. Belli ki Anadolu insanısın. Burada halini ahvalini anlatmak yerine birilerinin yönlendirmesiyle, bunların korunmaya çalışılmasına anlam veremiyorum. Bu ülkenin gerçeği bu insanlar yıllardan beri örgütlenirken, sizin çalışmalarınız hayırseverlik adı altında gölgelenmiş olabilir. Ama insanlık tarihinin en hain, en alçak, en çirkef terör örgütünün hala Anadolu’nun saf temiz insanları tarafından korunmasını anlayamıyorum. Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanabilirsin” dedi.

İ.B. “EĞİTİM ALANINDA HAYIRLAR YAPTIM”

Tutuklu olarak yargılanan İ.B., “Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Ben varlıklı bir ailenin çocuğu olarak doğdum. Genç yaşta babamı kaybettim. Liseyi Ankara’da okudum. İki yıl memur olarak çalıştıktan sonra İstanbul’da Mimarlık Fakültesini kazandım.1978 yılında mezun oldum. Kendi işimi kurmayı düşündüm. 15 yaşından beri de kendi kararlarımı kendim vermeye çalıştım. Öğrencilik yıllarımda bir takım yoksunluklar yaşamam nedeniyle öğrencilere burs vermeye, öğrenci çalışmaları yapmaya başladım. İlçe müftüsünün de teşvikiyle dernek kurup yardım taleplerini bu dernek üzerinden organize etmeye başladım. Bir sure sonra da derneği kapattım. Ben hayırsever biri olarak eğitim alanında faaliyetler yürüten birisiyim. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum öğrencilere yer sağlanması ve uygun şartlarda eğitimlerini sürdürmeleri gayesiyle cemaat olarak bilinen yapıya da yardımda bulundum. Fakat 17-25 Aralık sonrası malum yapıyla arama mesafe koydum. Ben her işimi gözler önünde yaptım.”

“KİRA GELİRLERİMİ BANKASYA’YA YATIRMADIM”

Bankasya hesabımın mevduat artışı gösterdiği iddia edilmiş. Ancak bunun temelsiz olduğunu ifade etmek isterim. Hesap hareketlerim incelediğinde 17-25 Aralık’tan sonra hesabımda artış olmadığı anlaşılacaktır. Hareketlere bakıldığında en büyük tutarın 3 bin TL. olduğu rahatça görülmektedir. 2011 ve 2012’de mevduat tutarının 300 bin TL üzerinde olduğu ama 2013 Aralık sonrasında bu rakamın 15 bin ve üzeri miktarda seyrettiği anlaşılacaktır. Bahsettiğim tarihten sonra hesap hareketlerinde görünen artışlar altın fiyatlarının artması nedeniyle mevduatımın TL bazında yükselmesinden kaynaklanmıştır. Ancak altın olarak gram miktarı artmamıştır. Benim ve eşimin 16 adet gayrimenkul kiramız bulunmaktadır. Bu gelirlerin hiçbiri Bakasya’daki hesaba aktarılmamıştır. Yine eczane vs gelirlerimizin getirileri de bu mevduat hesabımda muhasebeleştirilmemiştir. Benim Sızıntı isimli dergiye 2011’den sonra herhangi bir aboneliğim bulunmamaktadır. Zaman Gazetesi aboneliğimi de 2013’ten sonra sonlandırmıştım. Ancak ben sonlandırmış olmama rağmen önceki kimlik ve adres bilgileri üzerinden gazete tirajının düşmemesi kaygısıyla gazete bırakılmış olabilir. İradem dışında gerçeklesen böyle bir eylemi kabul etmiyorum.

“DİNİ SOHBETLERE KATILMADIM”

Ben hayatımın hiçbir döneminde dini sohbete iştirak etmedim. Örgüt veya cemaat adı altındaki bir gruba himmet vermediğim gibi himmet toplantısına da şahitlik etmedim. Dolayısıyla benim toplantıya katıldığım ve himmet verdiğime ilişkin iddiaları kabul etmiyorum. Kardelen Eğitim A.Ş. isimli şirket topluma hizmet etmek ve öğrenci çalışmaları yapmak için kurulan bir şirketti. Ben de bu gayeyle ortak oldum. Kuruluş aşamasında neredeyse tüm siyasiler tarafından desteklenip tasvip edilmişti. Daha sonradan örgüt olduğu ortaya çıkan yapı ile siyasi iradenin ayrıştığı tarihte biz de şirketin tasfiyesine karar verdik. Ancak işçilerin çıkarılması, uzun sureli kiralanan yerlerin kira akitlerinin sonlandırılması gibi sebeplerle tasfiye işlemleri uzadı. Eşimin üzerine kayıtlı gayrimenkulde kiracı olan erkek yurdunun boşaltılmasını istedim ve bu tarihten sonra da öğrenci alınmadı. Şirket ortaklarından E.Z. ve D.K. hisselerini devretti. Örgüt olarak bilinen yapıya destek olmak gibi gayeyi gerçekleştirmeye çalışmadık.

“ASYA TERMAL’E DİNLENMEK İÇİN GİTTİM”

Asya Termalde 10-12 ocak 2014’te konakladığım doğrudur. Burada bir devre mülküm bulunmaktadır. Bu nedenle termal otele gitmekteydim. Belirtilen tarih benim dönemin değilse de fiyat farkı vererek kalınmaktaydı. İlçeye yarım saat mesafede olduğu için dinlenme maksadıyla gitmiştim. Herhangi bir toplantıya katılmadım. Çocuğumu örgüte muzahir olduğu belirtilen okula gönderdiğim doğrudur. İmam hatiplerin onunun kesildiği ve 28 Şubat surecinin yaşandığı dönemde okul bulamadık ve buraya kaydettirdik. 204’te mezun oldu.

“BEN DERNEĞE DEĞİL, DERNEK BANA PARA YATIRDI”

Bolu Detay Mimarlık Mühendislik Derneğine yardımda bulunduğum iddiasında bulunulmuştur. Bu iddia söz konusu dernekle aramda gerçeklesen para transferine yanlış anlam verilmesi nedeniyle oryaya çıkmıştır. Dernek benim ortağı olduğum bir gayrimenkulde kiracıydı. Kira gelirimi de hesabıma aktarmaktaydı. Benim derneğe bir yardımım değil derneğin bana havalesi mevcuttur. Bu para transferinin yanlış değerlendirilmesi nedeniyle aleyhime bir şüphe olarak gösterilmesini kabul etmiyorum.

“DERNEĞİN BAŞKAN VE YÖNETİM KURULU ÜYELERİ DAHİ SORGULANMIYOR”

GESİAD isimli işveren derneğine üye olduğum doğrudur. Derneğin faaliyetleri 17-25 Aralık’tan sonra sonlandırıldı. Resmi tasfiye tarihi 12.06.2014’tur. Dernekte başkanlık ve yönetim kurulu üyeliği yapanlar dahi soruşturulmuyorken khk ile kapatılmamış bir derneğin aleyhime suçlama olarak gösterilmesini kabul etmiyorum. Ben bylock kullanıcısı değilim. Ölçütlerin hiçbirinin benim bakımından sağlanmadığını düşünüyorum. Hayatım boyunca eğitim faaliyetlerine destek olmaya çalıştım. Kendi isteğimle teslim oldum. 17 aydır tutukluyum. Beraatıma ve tahliyeme karar verilmesini talep ediyorum.

K.A. “TABİR-İ CAİZE DARBE ŞAHSIMA YAPILMIŞTIR”

Kardelen A.Ş.’nin de hissedarı olan, şu an tutuklu olarak yargılanan K.A. “Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Hain darbe girişimini hiçbir şekilde tasvip etmiyorum. Ben de bu girişimin sonuçlarını diğerleri kadar çok yaşıyorum. Tabir-i caize darbe şahsıma yapılmıştır. Ailem, eşim ve işim teşebbüsten olumsuz etkilenmiştir. Devletime ve milletime yardımcı olmak için bildiğim her şeyi samimice anlattım. Adalete güvendim. Hayatım boyunca iyi bir insan olarak eğitim faaliyetlerine yardım etmeye çalıştım. Bunun için Kardelen A.Ş.’yi arkadaşlarımla birlikte kurdum. Toplumun sorunlarına ilgisiz kalmak istemedim. O dönemde neredeyse siyasilerin tamamı bizim bu çabamıza destek vermekteydi. Eğitime katkıda bulunmak dışında bir amaç taşımadık. 17-25 Aralık’tan sonra şirketten ayrılmak istediğimi ifade etim. Ancak şirketi devredecek birini bulamadık. Bu tarihten sonra da dershaneye yeni kayıt alamadık. Erkek yurdunu da kapatmıştık. Resmi kapanış 2016 Şubat’tır. Resmi müracaatımızı bir yıl önce yapmıştık. İşçilerin tazminatlarının tamamını vererek küçülmeye gittik. Devredecek kimseyi bulamayınca diğer hissedarların hisselerini R.Y. ile devraldık. Bunu tasfiye için bir yöntem olarak gördük.

“DİNİ HASSASİYETLERİM NEDENİYLE BANKASYA’DA HESAP AÇTIRDIM”

Bankasya’da bulunan hesabıma bir miktar yatırdığım doğrudur. Ben bu bankayı dini hassasiyetlerim nedeniyle tercih etmiştim. Aralık 2013’ten sonra mevduat artışı iddiası doğru değildir. Zira 2011-2012 yıllarındaki hesap hareketi incelendiğinde o dönemde bakiyemin 150 bine kadar çıktığı görülecektir. Talimat ve yönlendirme doğrultusunda finansal destek sağladığım iddiasının herhangi bir temeli bulunmamaktadır.

“İNDİRİM KAMPANYASI İÇİN ASYA TERMAL’E GİTTİM”

Asya Termal Otel’de 10-12 Ocak’ta konakladığım doğrudur. O dönemde indirim kampanyası bildiğini almıştım. Otel ilçeye 60-70 km olduğu için turistik amaçlı konaklama için buraya gittim. Bir toplantı yada organizasyona şahit olmadım. Bu nedenle buraya strateji toplantısı için gittiğime yönelik iddiayı kabul etmiyorum. Çocuklarımı örgüte müzahir okullara gönderdiğim iddiasında ise oğlum gittiği okulda birtakım problemler yaşadı. Kendisine yeni bir okul arayışımın makul karşılanması gerektiğini düşünüyorum. Kızım da üniversite sınavında coğrafya bölümünü okumak istiyordu. O dönemde bu bölüm Fatih Üniversitesi’nde vardı. Burayı burslu kazanmıştı. Bunun aleyhime kullanılmasını kabul etmiyorum.

“DERNEK KENDİ KARARI İLE FESH OLDU”

Zaman Gazetesi aboneliğimi 17-25 Aralık’tan sonra sonlandırdım. Belki yeni kayıtlarında ismim silinmediği için abone olarak görülüyor olabilir. Abone olmadığımı belirtmek isterim. Her ne kadar İ.B. benim dini sohbetlere katıldığımı iddia etse de ben hiç katılmadım. GESİAD’a 2010 da üye oldum. Ancak dernek kendi kararı ile fesh olunmuştur. Darbe teşebbüsü öncesinde kapatılan bir dernek üyeliğinin aleyhime kullanılmasını kabul etmemekteyim. Tanık beyanları da duyumdan ibarettir. Hiçbir şekilde kabul etmiyorum. Bilmeden cemaat adlı yapının içinde bulunmuş olabilirim, pişmanım. 17 aydır tutukluyum. Beraatıma ve tahliyeme karar verilmesini talep ediyorum.”

Mahkeme Başkanı K.A.’ya İ.B. tüm ortakların toplantılara katıldığını söylüyor. Sen reddediyorsun. O halde biriniz yalan söylüyor” dedi. Sanık K.A. bunun üzerine “Ben kesinlikle katılmadım. Diğer ortakları bilemem” şeklinde cevap verdi. Aynı sorunun İ.B.’ye sorulması üzerine de İ.B. “Katılmadım diyorsa öyledir. Ben katılıyor gibi düşündüm” diyerek cevap verdi. Mahkeme Başkanı bu cevaplara sinirlenerek “koca koca adamlar niye kıvırıyorsunuz? Katıldıysanız katıldık deyin. Biriniz yalan söylüyor” dedi.

M.D. “NAFAKAMI ÇIKARMAK İÇİN ÇALIŞTIM”

Kardelen A.Ş. çalışanı olan ve tutuklu olarak yargılanan M.D. “Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. 202 yılında AİBÜ iktisat bölümünü kazandım. 2007’de mezun oldum. Aynı yıl Bolu Fem Dershanesinde ön muhasebe elemanı olarak çalışmaya başladım. 2008’de de Gerede’de Kardelen Eğitim A.Ş.’de çalışmaya başladım. Ancak hayalim mali müşavir olmaktı. Bu yüzden sınavlara hazırlandım. Bu dönemde nafakamı çıkarmak için şirkette çalışmaya devam ettim. Şirkette çalışma sebebim ihtiyacımı karşılamak, iaşemi çıkarmaktı. HTS kayıtlarının aleyhime kullanılasını kabul etmiyorum. Ben şirkette çalıştığım süre boyunca 5 adet hat alıp kullandım. Hatların büyük çoğunluğunu şirket işleri için kullanmaktaydım. Sonu 00 27 ile biten benim şahsi hattımdır. Bu hat üzerinden iletişim bulunmadığı tespit olunmuştur. Diğer hatlarla yapılan görüşmelerin benim tarafımdan yapıldığı tespit edilmemiştir. Yapılan görüşmeler de işle alakalıdır. İçeriği belli olmayan bu görüşmelerin aleyhime delil olarak kabul edilmesini kabul etmiyorum. Bylock kullanıcısı olduğumu kabul etmiyorum. Ben kullandığım telefonuma böyle bir program indirmedim. Suçsuzum. Beraatımı ve tahliyemi talep ediyorum” dedi.

KATALOG EVLİLİĞİ YAPMADIĞI İÇİN DIŞLANDIĞINI SONRADAN REDDETTİ

M.D.’nin Emniyet ve Savcılıktaki ifadesinde “Yapı dışından biriyle evlenmem nedeniyle sıkıntı çıkardılar. Eşim bunlara karşı önyargılıydı. Sohbetlere gitmemde sorun yarattı. Bu nedenle ara ara toplantılara katılıyordum” şeklindeki ifadeleri hatırlatıldı. Demirağ bu ifadeleri yalanlayarak, “Eşim harem selamlık uygulaması nedeniyle iş yerine gelmek istemiyordu. Önceki ifademde sıkıntı çıkardılar cümlemin bu şekilde anlaşılmasını isterim. Eşimin sohbetlere gitmeme engel olduğuna yönelik beyanım olmadı. Kastım işyerindeki toplantılara gitmemi istemediği şeklinde beyanda bulunmaktı” dedi. Mahkeme Başkanının “Siz işyerindeki toplantılara sohbet mi diyorsunuz?” şeklindeki sorusuna da “Ben toplantı demiştim. Emniyette sohbet olarak algılanmış, öyle yazılmış” diyerek cevap verdi.

“BEN CEMAAT DEMEDİM, ŞİRKET DEDİM” SAVUNMASI

Emniyette “Cemaat imamı olarak hiyerarşik sıralamanın en üstünde Yunus Gürsoy vardı. Ondan sonra yerine Yavuz Şen geldi demişsin. Bu ifadelerim doğru mu?” sorusuna ise “Ben bunu şirketle alakalı söyledim. Cemaat yapılanması için demedim. Şirkette genel sekreter Yunus Gürsoy’du. Daha sonra onun yerine Yavuz Şen geldi dedim” ifadelerini kullandı. Mahkeme Başkanının “Cemaat imamı ifadesi de sana ait. İşyerine cemaat demiyorsunuz herhalde” sorunu da reddederken “Hayır ben şirketin hiyerarşik yapısından bahsettim. Cemaatle ilgili bir şey bilmiyorum” dedi.

BYLOCK İÇİN SÖYLEDİKLERİNİ DE REDDETTİ

Emniyette ve savcılıkta da Yavuz Şen’in bylock yüklediği ve oradan görüşmeler yapacaklarını söylediği ile ilgili ifadelerini mahkemede reddederek, “Emniyette Yavuz Şen’in bylock yüklediğini söylemem için baskı oldu. Savcı huzurunda da tekrar ettim. Yavuz Şen’in bylock yüklediğine ilişkin doğru değildir” dedi.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
GEREDE YAPILANMASINDA 20 KİŞİ HAKİM KARŞISINDA

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir