KAZIM ÜNLÜOL’UN KALEMİNDEN: HOCA YUSUF-2

featured

Geçmiş Zaman Olur Ki

İçimizden Biri

Hoca Yusuf -2-

“1928-1930 yıllarında Gerede’de orman çoktu. Salur, Samat gibi köylerden 10-15 sap uzunluğunda izinli kesilmiş ağaçlar getirilir Büyük Cami önünde satılırdı. Mahtı çeşmesinden çarşıya kadar ağaç arabaları dolu olur herkes bunları alırdı. Daha önceleri de Geredeli herkesin dağda belli bir ormanı vardı. Buralar Ciğerler Dağı, Nalbantlar Dağı gibi isimlerle anılırdı. Müftü Saadettin Efendi o zamanlar buraların sahiplerine tapu tutturmalarını söylediğinde halk buna inanmamış vergi çıkacak diye yaklaşmamıştı. Halk kendi ormanını kendisi korurdu Ormancı diye bir koruyucu yoktu. Halk kendisi korucu tutardı. Geredeliler o zamanlar ormanlarını kesinlikle ihtiyaç dışında kesmezler, yeniden yetiştirerek korurlardı. 10- 15 oküz arabası ile kışlık ihtiyaçlarını giderirlerdi. Çok yoksul olanlar dahi satmazlardı. Köylerde de durum böyleydi. Şayet bir kişi kaçak kesim yaparsa onun evi arabası dağıtılırdı.

Taşıma işi öküzlerin çektiği tahta tekerli arabalarla olurdu. Şehir içinde de paytonlar ve talak arabası dediğimiz at arabaları çalışırdı. Kışın da kızaklar kullanılırdı. Devlet görevlileri bu araçlarla köylere göreve giderlerdi.1936’da babamın yanında çalışırken o yıl Türkiye’de 3 tane olan Kur’an kursunun birisi de Gerede’de açılmıştı. Hocası Hafız Muharrem Gündüz’dü. Fatih Kadı Kudat (Hukuk Bölümü) ve Medrese mezunu idi. Çok iyi bir hafızdı. Kurs hocalığı yanında vaizlik te yapardı. Eski Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki’nin Medrese arkadaşı idi. Burada ilk okuyanlar şimdi çoğu rahmetli olan yaşlı kişilerdi. Hafız İbrahim  (Büyük Cami Müezzini), Kuşun Hafız,  Serteroğlu Hafız Baki, Çonkarlar ve çocukları Kemal, İbrahim, Abdullah, Zühtü gibi. Bunların içinde on iki yaşında en küçükleri bendim.

Kabiller Mahallesindeki Yukarı Tekke Camisinde görev yapan Hafız Muharrem Gündüz’den (kısa boylu olduğu için Fadime Hafız lakabıyla bilinirdi) Kuran kıraati aldım. Hafızlığa başladım.  Sonraları 1936 dan 1940 a kadar Tabakhanede çalıştım. 1935 te tabakhaneler şimdiki belediyenin olduğu yerden şu andaki yerlerine taşındı. O zaman burada 11-12 tabakhane vardı. 1936 da tabakhanede Salih Zenginin dedesinin yanında çıraktım. Sonra Ebenin Yusuf ve Durmuş kardeşlerin yanında 3 sene daha çalıştım. Sonra tekrar babamın yanına ayakkabıcılığa döndüm.

O yıllarda esnaf Ahilik düzeni ile çok iyi bir disiplin içinde çalışırdı. Esnaf başı hatası olanı cezalandırırdı. Her sene esnaf arasında Esentepe’de çırak helvası kesilir, kalfalara usta duası yapılır usta olanlara da peştamel kuşak kuşatılırdı. Kimse kimsenin çırağını almazdı. Hiçbir çırak ta ustasını izinsiz terk edemez terk ederse esnaf içinden uzaklaştırılırdı.

1941 de askere gidinceye kadar Kuran Kursuna da devam ettim ama hafızlığı tamamlayamadım. 1941 de askerdeyken 2. cihan harbinde Çatalca Kabakça köyünde üç buçuk sene askerlik yapmıştım.

1944 deki zelzelede bir ay izinli olarak Gerede’ye geldiğimde şehirdeki bütün taş binaların yıkıldığını sadece birkaç ahşap bina kaldığını gördüm. Halk perişan vaziyette idi. Dışarıdan da bir gelir yoktu, çünkü o yıllarda Gerede dışına çalışmaya giden de yoktu.

1945 te terhis olup Gerede’ye döndükten sonra evlendim. 3 kızım oldu onlar şimdi İstanbul’dalar. Ayşe’nin Sabri ve Salih isimli iki çocuğu, Sabriye’nin Yusuf ve Saadet isimli iki çocuğu var Emine’nin Sefa ve Sema isimli iki çocuğu var

1947 de Seviller Mahallesinde Aşağı Tekke’ye imtihanla İmam tayin edildim. Başlangıçta gayri muntazam olan bu camiyi Gerede’de ilk kubbeli cami olarak yeniden imar etmek nasip oldu. Hafızlığımı da burada görevim içinde tamamladım.”

Tekke ve zaviyeler kapanıncaya kadar buranın adı Aşağı Tekke idi. Kabillerdeki de Yukarı Tekke.  Buralara dervişan gelir başlarında şıhları ile mübarek akşamlarda toplanarak zikir yaparlardı. Sultan Mahmut Aşağı Tekkeye 5 kırmızı lira mevludiye bağışlamış. O da şöyle rivayet edilirdi.”

Devam edecek…

Mekan ve şahıslar 2008 yılına göredir.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
KAZIM ÜNLÜOL’UN KALEMİNDEN: HOCA YUSUF-2

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 13 Ocak 2022, 13:34

    Elinize,gönlünüze ve kaleminize sağlık,güzel olmuş.Hani Gerede yi yaşadım,iyi oluyor bree..

    Cevapla