Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümü ile Kariyer Geliştirme ve Mezun İzleme Uygulama ve Araştırma Merkezi iş birliğiyle “Dünya Felsefe Günü: Türkiye’de Felsefenin Dünü, Bugünü ve Yarını” adlı bir program gerçekleştirildi.
İstiklal Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinliğe Düzce Belediye Başkanı ve eşi ile Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nedim Sözbir, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Duygu Ekinci, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Ertuğrul ile üniversite öğretim üyeleri ve öğrencileri katıldı.
Programın açılış konuşmasını yapan Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Duygu Ekinci, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından 20 Kasım 2022 tarihinde Dünya Felsefe Günü’nün ilan edildiğini belirtti. Felsefenin bir bilim dalı değil, birçok bilim dalını bir araya getiren zemin olduğuna dikkat çeken Ekinci, evreni, hayatı ve varoluşu anlamaya çalışan bir yol olduğunu dile getirdi.
Rektör Nedim Sözbir, felsefeyi insanın kendisini ve dünya ile ilişkisini doğru değerlendirmeye yönelik köklü bir arayış olarak tanımladı. “Bu toprakların ilim ve düşünce geleneği, uzun zamandır İslam medeniyetinin hikmet anlayışıyla şekillenmiştir. Farabi’den İbn Sina’ya, Gazali’den İbn Rüşd’e uzanan güçlü bir irfan çizgisi; hakikati anlama çabasını ilimle, akılla ve hikmetle birleştiren bir zemin oluşturmuştur. Bugün burada Türkiye’deki felsefi düşüncenin gelişimini ele alırken, aynı zamanda bu zengin mirasın bize sunduğu fırsatları ve yönlendirdiği perspektifi birlikte değerlendirme fırsatı sunacağız” şeklinde konuştu.
Açılış konuşmalarının ardından programın panel kısmı başladı. Panelin moderatörlüğünü üstlenen Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölüm Başkanı Prof. Dr. Muhammet Özdemir, dünyanın yeni bir dönüşüm halinde olduğunu ve ülkemizin bu dönüşümdeki felsefi rolüne dair önemli değerlendirmeler yapılacağını ifade etti.
Panelin ilk konuşmacısı Prof. Dr. Celal Türer, bir medeniyet veya toplumun askeri ve ekonomik açıdan güçlü olsa da kendi düşüncesini oluşturamaması ve iç eleştirilerini yapamaması durumunda tarih sahnesinde yer alamayacağını belirtti. Felsefenin ahlaki duyarlılık içinde var olma tarzı olduğunu kaydeden Türer, felsefenin aynı zamanda birlikte yaşama arayışını temsil ettiğini vurguladı.
Panelin diğer konuşmacısı emekli Prof. Dr. Ayhan Bıçak, felsefede her şeyin ya eksik ya hatalı ya da yanlış olabileceğini ifade ederek en önemli hususun şüphe ve eleştiri olduğunu dile getirdi. Felsefenin belirli bir konusu olmadığını ve bireysel bir çaba olduğunu söyleyen Bıçak, hukuki görevlerimiz ve ahlaki sorumluluklarımız doğrultusunda sorunları çözebilme kapasitemiz olduğunu kaydetti.
Panelin son konuşmacısı emekli Prof. Dr. Kenan Gürsoy, felsefenin bilme ve var olma tarzı olduğunu aktararak, bütüncül bir söylem oluşturabilmek için felsefeye ihtiyaç duyulduğunu belirtti. “Felsefe, mesafe alabilmek ve ayırt edebilmek demektir. Bu bilinç, anlam dünyasını ve değer anlayışını gösterecektir. Felsefe sadece bilme hali değildir; aynı zamanda bilinç halidir. Bir tutum ve duruştur” ifadelerini kullandı.
(Haber Merkezi)
