Sinop’ta açılan Türkiye’nin ilk Keten Müzesi, geleneksel dokumacılığı yaşatıyor. Müze, açıldığı günden bu yana 10 bini aşkın ziyaretçiyi ağırladı.
Türkiye’nin ilk keten müzesi olan Sinop Keten Müzesi, 22 Nisan 2024’te kapılarını açtı. Açıldığından bu yana 10 binin üzerinde kişi müzeyi ziyaret etti. İl Özel İdaresi tarafından kamulaştırılan ve Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle restore edilen tarihi Kuşüzümü Konağı içerisinde yer alan bu müze, ziyaretçilerine tohumdan kumaşa keten yolculuğu sunuyor.
Modern müzecilik anlayışıyla hazırlanan müzede, keten bitkisi, geleneksel dokuma tezgahları, üretim araçları, keten ürünleri ile görsel ve işitsel materyaller sergileniyor. Sinop Müzesi Müdürü Mehmet Çöndür, Kuşüzümü Konağı’nın müze haline dönüştürülmesi için 1.5 yıllık bir restorasyon çalışması gerçekleştirdiklerini ifade etti. Çöndür, “Keten Müzesi’ni 2024 yılından bu yana 10 binin üzerinde kişi ziyaret etti. Sinop’a gelen misafirlerimizin Keten Müzesi’ni mutlaka görmesini istiyoruz.” dedi.
Müzeyi gezen 80 yaşındaki Cemile Yılmaz, Sinop Ayancıklı olduğunu ve eskiden annesinin köyde keten yetiştirdiğini belirtti. Keten dokuma tezgahının başına geçerek geçmişi yad eden Yılmaz, “Millet, fakirlikten keten ekerdi. Bütün iç giysisi, çeyizleri, yatak ve yorgan takımları hep ketenden olurdu. Keten şimdi ekilmiyor. Sanki tohumu bile kalmadı köylerde. Tabii ki bu durum üzücü. Arıyoruz o günleri ama yok artık. Köyümüzde annem keten ekerdi. Ekin tarladan kalkınca ve yağmur yağdığında mutlaka keten ekerdik. Ketenin de tabii ki çok meşakkati var. Günümüzde keten yok. Şimdi modern giysiler yapılıyor. Şu an keten tezgahının başına geçmek sadece özlem. Annemin yaptıklarını hatırlıyorum.” şeklinde konuştu.
Ankara’dan gelen Ali Ağören ise Sinop’un sokaklarını dolaşırken müzeyi gördüğünü ve ilgisini çektiğini dile getirdi. Ağören, “Bina çok geleneksel ve tarihi olduğu için dikkatimi çekti ve hemen içeri girdim. Binayı dolaşırken ketene ilişkin böyle kapsamlı, güzel bir müze yapılmış olmasından son derece mutlu oldum. Keten, hem lif hem de tohum olarak kullanıldığını bildiğim bir ürün. Onun da hikayesini hem tarımsal ürün hem de işlenmesini anlatan çok detaylı güzel bir müze olmuş. Son derece başarılı. ‘İyi ki gelmişim.’ dedim.” ifadelerini kullandı.
(AA)
