KAZIM ÜNLÜOL’UN KALEMİNDEN “KISA BİR GEREDE HİKAYESİ 4”

featured

TOP SAHASINDA MAÇ VARMIŞ

Pazar günleri, şimdi hal binası, pazar yeri olan toprak sahada gençlerin birbirleri ile kıyasıya rekabetle yaptıkları futbol maçları Geredeliler tarafından büyük ilgi ile izlenirmiş. Rekabet büyükmüş, ama bazılarını hatırladığım, Habeş İsmail, Halıcı, Mavili, Topçu, Nihat, Erol, Kadir, Sezai, İhsan, Necdet, Osman Narin, Mikro Mustafa gibi hemen hepsi Geredeli ailelerin gençleri, arkadaş olmaları nedeniyle de maç sonrası yine birlikte gittikleri tarihi Gerede hamamının göbek taşında ter atar, şakalaşarak, yıkanıp dinlenirlermiş.

Esentepe dönüşü Esentepe eteğinde bir süre Gerede’yi seyredenler maç zamanı Nalbant Tepesini kadınlı, erkekli, çoluklu çocuklu aileler doldurur, o gün maç yapan Esnafspor ve Gerede Gençliğe alkışlarla, tezahürat ederlermiş. Saha kenarına sıralanmış gençler de, “Bir baba hindi Esnafa bindi, Hedi Hüdü Yut, Goool, Minareci misin? Esnaf Spor Öttürü” diye destek verirlermiş. Simitçiler, pamuk helvacılar, baloncular, dondurmacılar, Şifa, Çamlıca, Esentepe gazozu ve buz gibi soğuk su, çiklet, sakız satanlar da burada nasiplenirlermiş.

Toprak sahadaki maçın en ilginç olayı akşamüstü otlaktan dönen Hergele denilen sığır sürüsünün sahaya girmesi imiş. Danalar, inekler bir o tarafa bir bu tarafa salına salına yürürken, bıraktıkları mayıslara topçular basmamaya çalışır, bazen ayağında top olan oyuncu hayvanlara da çalım atarken ortalık kahkahalarla inlermiş.  Ürküp böğürerek, zıplayarak, koşuşturan ve sahayı toza dumana boğan hergeleyi dışarı çıkarmak için çalışan topçuların yardımına seyirciler koşar, Hergele sahayı terk edince saha temizlenir, maç kaldığı yerden devam edermiş. Sonuçta hangi takım yenerse yensin sevinenler Geredelilermiş.

Cambaz Boncuk gelmiş.

Bazen Gerede’ye Cambaz Boncuk, babası ve kız kardeşleri ile gelir, şimdi hal binasının doğusundaki Pazar yerinde, üç dört büyük kavak ağacı ve bir küçük derenin olduğu kadınlar panayırına kurdukları telde yürür, bisiklete biner, taklalar atarak çeşitli gösteriler yaparmış. Boncuğun babası tel üzerinde ayaklarına bağladığı su dolu kovalarla yürürken düşecek diye seyircilerin yürekleri ağızlarına gelirmiş. Kardeşleri de lastik gibi esnek vücutları ile değişik aletlerde inanılmaz jimnastik gösterileri yapar, kız kardeşlerden Semiha şarkıları ile de seyircilerden alkışlar alırmış.

Sinema

Yine o yıllarda, önceleri Fırka ve Halk Evi, sonradan Kültür Sitesi olan, şimdi yerine yeni bir yapı yapılan binadaki tahta koltuklu Sinema salonunda, Cumartesi günleri, kadınlar matinesini dolduran kadınların izledikleri acıklı filmlerde gözyaşları sel olur akar, film sonunda hala filmin etkisinde izlediklerini birbirlerine bir daha anlatırlarmış. Cumartesi seansı ve Pazar matinesi de babalı oğullu olarak sinemaya gidilir, o yıllarda revaçta olan Hint filmleri, savaş filmleri, kahramanlık filmleri izlenirmiş.  Bazen de ilkokul talebelerine temizlikle ilgili öğretici filmler de izletilirmiş. Böylece her film sonunda herkese kıssadan bir hisse çıkarmış.

Kütüphane

Fırka binasında bulunan Halk Kütüphanesi, okul çıkışı ve hafta sonu öğrencilerle tamamen dolar, derslere, ödevlere destek ansiklopediler, dergiler araştırılırmış. Kitap kurdu olan Geredeliler de romanları, hikâyeleri, tarihi kitapları ve her tür kitabı, dergileri okurlar, geçmişle hal arasında bağlantı kurarak, bilgi derlerlermiş.

Devam edecek.

1
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
KAZIM ÜNLÜOL’UN KALEMİNDEN “KISA BİR GEREDE HİKAYESİ 4”

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir