Konya Ovası’ndaki obruklar, kontrolsüz yeraltı suyu kullanımı ve iklim değişikliği nedeniyle geri dönüşümsüz hale geliyor. Uzmanlar, Türkiye’nin su kaynaklarının korunması için acil önlemler çağrısında bulunuyor.
Kontrolsüz yeraltı suyu kullanımı, kuraklık ve azalan yağışlar Konya Ovası’nı tehdit ediyor. Uzmanlar, bu durumun geri dönüşü olmadığını belirtiyor.
Küresel ısınma ve iklim değişikliği, Türkiye’de kuraklık tehlikesini artırıyor. Kocaeli Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden Dr. Özge Can Ataş, bu konuda önemli açıklamalarda bulundu. İklim değişikliğinin etkileri arasında kuraklık ve su kaynaklarının azalması yer alıyor. Ataş, yağış rejimindeki değişimlerin yağış miktarlarını azalttığını ifade ederek, “Yağış ve buharlaşma dengesi bozulduğunda hidrolojik dengede de bozulmalar yaşanıyor. Kar yağışlarının azalması, yüzey ve yeraltı suyu miktarlarını olumsuz etkiliyor.” dedi.
Kurak Dönem Başlıyor
Dr. Ataş, Türkiye’deki yağışların yüzde 65’inin buharlaştığını, geri kalan kısmının ise yüzey akışına ve yeraltı beslenmesine gittiğini belirtti. Ataş, “Yeterli kar yağışı olursa yüzey suları yeraltı sularını besler. Ancak küresel ısınma ile birlikte sıcaklık ve buharlaşmanın artması, yağışların azalmasına neden oluyor.” diyerek durumu özetledi. İklim krizinin bir sonucu olarak buzulların eridiğini, bunun da okyanus akıntılarını ve rüzgar yönlerini değiştirdiğini vurguladı. “Ülkemiz kurak bir döneme girmiş durumda.” diyen Ataş, bu durumu önlemek için gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini söyledi.
Sanayinin Artışı ve Su Stresi
Türkiye’nin su potansiyelinin etkin ve verimli bir şekilde kullanılması gerektiğini belirten Ataş, mevcut nüfusun 86 milyon olduğunu ve 2050 yılında 100 milyon olmasının beklendiğini ifade etti. Kişi başına düşen su miktarının azaldığına dikkat çeken Ataş, “Su stresinin mevcut su potansiyelimizin üzerinde olduğunu görüyoruz.” dedi.
Yeraltı Barajları Yapılıyor
Türkiye’de yüzey suyu rezervine katkı sağlamak amacıyla 100’den fazla yeraltı barajı inşa ediliyor. Dr. Ataş, iklim değişikliği nedeniyle su kaynaklarının azaldığını, yağışların yoğun sağanağa dönüşmesinin ve şehirleşmenin su depolama miktarını azalttığını söyledi. Ayrıca, doğal ortamın kirlenmesinin temiz suya erişimi zorlaştırdığını belirtti. “İklim değişikliği nedeniyle kuraklığın getireceği olumsuzlukları düşünürsek, mevcut su kaynaklarını korumalıyız.” dedi.
Konya Ovası’ndaki Obruklar Geri Dönüşsüz
Konya Ovası’ndaki obrukların geri dönüşü olmadığını söyleyen Ataş, bu oluşumların küresel ısınma, iklim değişikliği ve aşırı yeraltı suyu kullanımı sonucu meydana geldiğini açıkladı. “İç Anadolu Bölgesi, Türkiye’nin en az yağış alan bölgesi. Tarımın yoğun yapıldığı bu bölgede, ruhsatsız ve kontrolsüz su çekimi obruk oluşumlarını artırdı.” dedi. Mevcut obrukların geri dönüştürülemeyeceğini belirten Ataş, gelecekte gerekli tedbirlerin alınabileceğini vurguladı.
Kocaeli’de Su Yönetimi
Kocaeli’de su yönetiminin etkin yapılması gerektiğinin altını çizen Ataş, mevcut su kaynaklarının korunması gerektiğini belirtti. Yuvacık Barajı’nın kurak dönemlerde hızlı aksiyon alarak su sorununu çözdüğünü ifade etti. Ayrıca, Kocaeli için 2040 yılına kadar su problemi yaşanmayacağı öngörülüyor. Ancak mevcut kaynakların etkin yönetilmesinin önemine dikkat çekti.
Dr. Özge Can Ataş, Türkiye’de yaygın olarak kullanılan vahşi sulama yönteminin toprak kalitesini bozduğunu ve su potansiyelini olumsuz etkilediğini de sözlerine ekledi.
(Haber Merkezi)