GEREDE’YE SÜRÜLDÜM!

1968’de çıkardığı Ehl-i Beyt Gazetesi 12 Mart’ta kapatılan, 1980’den sonra Başkanı olduğu Dünya Ehl-i Beyt Vakfı’nı kurarak gerçek Aleviliği tartışmaya açan Dünya Ehlibeyt Vakfı Genel Başkanı Fermani Altun, 12 Mart Muhtırasının yaşandığı dönemde Gerede’ye sürgün yediğini ve ağır işkenceler gördüğünü söyledi. Konuşmalarından ve yazdığı eserlerden dolayı hakkında 60’a yakın dava açıldığını belirten Altun, Ferit Melen Başbakan olduktan sonra kendisine yapılan zulmün daha da arttığını ifade etti.

Dünya Ehlibeyt Vakfı Genel Başkanı Fermani Altun, 12 Mart Muhtırasının yaşandığı dönemde yaşadığı sıkıntıları anlattı. Bu dönemde önce sürgün yediğinden bahseden Altun, Gerede’ye sürüldüğünü ve ağır işkenceler gördüğünü söyledi.

Altun, 12 Mart Muhtırası’nın yıldönümü nedeniyle dün yaptığı açıklamada, çok sayıda şiir kitabının ve tasavvuf düzeyinde araştırma kitaplarının olduğunu belirterek, o dönemde de kamuoyunda bilinen yazar ve şair olduğunu söyledi.

fermanYaptığı konuşmaları ve eserlerinden dolayı hakkında 60’a yakın dava açıldığını ifade eden Altun, “O dönemde iki defa içeri alındım. Tokat, Uşak ve Gerede’ye sürgün cezaları verildi, ağır işkenceler gördüm. Aradan 1 yıl geçti, Ferit Melen Başbakan olmuştu, zulüm 3 misli daha arttı ve yurt dışına çıktım. 1974 genel affı ile döndüm. 1971’in Ekim ayında İsmet Paşa ile görüşüp yapılan zulüm ve işkenceleri anlattım. Daha sonra Süleyman Demirel ile görüştüm ve hiçbir şeyin zerre kadar değişmediğini gördüm. Zaten 12 Mart ve Cumhuriyet döneminde ki bütün zulümlerden ve darbelerden yüzde 80 siyasetçiler suçludur. Ya onların eliyle yapılmıştır ya da kendileri yapmışlardır. 27 Mayıs darbesinin hesabı sorulsaydı 12 Mart olmazdı. 12 Mart’ın hesabı sorulsaydı, 12 Eylül olmazdı, 28 Şubat olmazdı. 12 Mart’ın darbecileri ve cellatları olan paşalar, Adalet Partisi’ne milletvekili yapılmışlardır. Deniz Gezmiş ve arkadaşları TBMM’nin idam kararını oylamasından sonra, Adalet Partisi milletvekilleri üçe üç diye parmak işareti yapmışlardır. O cahil ve bağnaz kafalarında Menderes ve arkadaşlarının idamı ile bu durumu denkleştiriyorlardı. Halbuki merhum Adnan Menderes ve arkadaşlarını aynı darbeci zihniyet idam etmişti, o çocuklar 60 ihtilalinde ana kucağında 5-6 yaşında bebeklerdi. Dersim katliamında zehirli gazla halkı bombalayan, o dönemde teğmen pilot olan Muhsin Batur, 12 Mart döneminde Hava kuvvetleri Komutanı olarak darbeyi yapanlardandı. Cumhuriyet Halk Partisi Muhsin Batur’u senatör yapıp cumhurbaşkanı adayı yapmıştı. Onlar yapılan zulümlerden hesap soramazlardı çünkü kendileri cuntanın emrinde hükümetlerdi. Devletin kırmızı kitap diye adlandırılan gizli anayasasını hep beraber delmiş bulunmaktayız. Onların dayandığı temel prensip toplumu ayrıştırma, bilgisizleştirme, bloklaştırma, sıkıştıkları zaman vuruşturma ve olaylar yaratmaktır. Biz son yıllarda bütün bu tuzakları kırarak ortak değerlerde buluşmayı, kucaklaşmayı sağladık. Mazlumların düşünce ve inançları ne olursa olsun mazlum kimliği ana temel değerdir. Onun için zalimlere karşı mazlumların güç birliği, geleceğin bu gibi vahşetlerin önlenmesinde en önemli kurtuluş reçetesidir.”dedi.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
GEREDE’YE SÜRÜLDÜM!

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir