Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ), Kültür Üniversitesi ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi işbirliğinde geliştirilen analiz ve tespit sistemi “AiMove”, otizm spektrum bozukluğu riskinin erken dönemde teşhis edilmesinde önemli bir rol oynuyor.
“TÜBİTAK 1001 Spor Araştırmaları Özel Proje Çağrısı” kapsamında desteklenen bu proje, çocukların motor gelişimini yapay zeka destekli analizlerle değerlendiriyor. Sıçrama, koşma ve topa vurma gibi hareketlerin hangi seviyede yapıldığını analiz ederek hastalık teşhisi ve tedavi süreçlerine katkı sağlıyor.
Proje, laboratuvar ortamına ihtiyaç duymadan çocukların temel hareket becerilerini kinematik analiz ve yapay zeka algoritmalarıyla ölçebiliyor. Sistem, özellikle otizm spektrum bozukluğu riskinin erken belirlenmesine bilimsel ve objektif katkı sunuyor. Ayrıca, özel gereksinimi olmayan çocukların olası üstün yeteneklerini tespit etme imkanı sağlıyor.
SUBÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Sarıbıyık, üniversite olarak çözüm odaklı projelere destek verdiklerini ifade etti. Sarıbıyık, “Bu proje, bu anlamda Türkiye’de yapılmış ilk çalışmalardan biri olma özelliğini taşımaktadır. TÜBİTAK destekli bir proje olarak hayata geçirilmiş olması, son derece başarılı ve değerli bir çalışma olduğunu göstermektedir.” dedi.
Proje ile yapay zeka ve bilimsel yöntemlerin bir arada kullanıldığını vurgulayan Sarıbıyık, uygulamanın yalnızca hastalık teşhisi için değil, aynı zamanda çocukların gelecekte hangi spor dallarına yatkın olduklarını öğrenmelerine de yardımcı olduğunu belirtti.
SUBÜ Otizm Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Nurgül Tezcan Kardaş, kapsamlı ekibin hayata geçirdiği projenin yüksek doğruluk payına sahip olduğunu dile getirdi. “AiMove” modülünün, çocukları temel hareket becerileri çerçevesinde değerlendirdiğini aktaran Kardaş, “Bu becerileri gerçekleştirip gerçekleştiremediklerine ilişkin sonuçları yüzde 98 güven aralığında sunar. Özel gereksinimi olmayan çocuklarda ise sistem, olası üstün yeteneklerin tespit edilmesine olanak tanır.” dedi.
Kardaş, değerlendirme sürecinin nasıl işlediğini şöyle açıkladı: “Çocuklar, 4 Kinect sensörünün önünde belirlenen hareketleri gerçekleştirir. Sistem, bilgisayara aktarılan çizgisel veriler üzerinden çocuğun her bir ekleminin açılarını analiz eder ve hareketlerin doğru ya da yanlış yapılıp yapılmadığını belirler. Ayrıca, hangi hareketin hangi eklem açısından hata içerdiğini ayrıntılı şekilde raporlar. Yapay zeka modülümüzü geliştirirken 40 bin veri üzerinde çalıştık. Bu verilerin 20 bini normal gelişim gösteren çocukların temel motorik beceri standartlarını belirlemek için, diğer 20 bini ise özel gereksinimli çocukların hareket analizlerinden elde edildi. Her bir çocuğun hareketi ayrıntılı analiz edilerek norm değerler oluşturuldu.”
Otizmli çocuk annesi Meryem Diş, üniversitenin sunduğu fırsatlar sayesinde çocuğunun gelişimini 2,5 yaşında fark ettiğini ifade etti. Rehabilitasyon ve özel eğitim desteğiyle kaydettikleri ilerlemeyi dile getiren Diş, “Hareket eğitiminde de önemli gelişmeler sağladık. Önceden sinema salonu veya AVM gibi kalabalık ve sesli ortamlara giremeyen çocuğumuz, şimdi göz teması kurabiliyor, iletişim kurabiliyor ve kalabalık ortamlarda rahatça bulunabiliyor.” dedi.
Otizmli çocuk annesi Meral Arslan ise özel gereksinimli çocukların topluma karışmasının diğer çocuklara göre daha zor olduğunu belirtti. Çocuğunun profesyonel destekle konuşma ve sosyal becerilerinin geliştiğini ifade eden Arslan, “Örneğin, bir yıl öncesine kadar kendi gibi çocuklarla oynamayı tercih eden çocuk, artık normal gelişim gösteren çocuklarla da daha etkili iletişim kurabiliyor. Aradaki sosyal bağlar da bu süreçte kısalmaya başladı.” şeklinde konuştu.
(Haber Merkezi)















