KAZIM ÜNLÜOL: BİR REKLAM-BİR POTRE VE “DOST ANILAR”

featured

“Bugün 16 Mayıs 1968, Pazartesi, saat 08.00,

Demirbank hayırlı günler diler!”

Pazartesi veya  Salı, 16 veya 20, haftanın ilk beş gününden hangisi ise, bu pek önemli değil.

“Bugün 5 Kasım Cuma saat 08.00

Demirbank hayırlı günler diler!”…….ve sabah türküleri – canlı-hareketli.

Bu reklam orta öğretim yıllarımın unutulmazlarından biri. Haftanın beş günü her sabah.   Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma.

Cumartesi, Pazar okul yok, bu nedenle duymazdım Mahtı Pınarını geçince, Ulemaların evinin karşısındaki köşede bulunan rahmetli fotoğrafçı Sudi’nin fotoğraf stüdyosu, kolonyacı dükkanı olarak kullandığı evinin duvarında takılı kocaman hoparlörden bu cümleleri.

Her sabah okula giderken tüm okul yıllarım boyunca işledi durdu beynime fotoğrafçı Sudi’nin hoparlörleri bu cümleleri ince ince. Sadece bunlar değil, bazen klasik Türk veya Batı müziği, bazen hafif müzik, çoğu kez sabah türküleri. Bazen de kendi sesinden nutuklar veya şarkılar. Bazen de Fransızca konuşmalar, ne dediğini anlamazdım ama bir hoştu nedense anlattıkları.

Öğle ve akşam dönüşlerinde de Büyük Caminin yanından eve dönerken yine o özenle düzenlediği, kendi çektiği fotoğraflardan ve fotoğraf makinelerinden oluşan vitrine yerleştirdiği fotoğraflarla karşılaşır, onlarla göz ucuyla selamlaşırdım. Birçoğu çok güzel görünür, bazıları neşeli, bazıları asık suratlı, bazıları da boynu tutulmuş gibi. Ama hepsinde de Sudi abinin sanatkar ruhu yansırdı vitrine.

Vitrine bakarken, her zaman açık duran kapıdan onun hanımıyla gürültülü konuşmaları ve stüdyodan gelen türküler sokağa taşardı. Önceleri çok merak ederdim bu vitrinin arkasında neler olduğunu. Sanki hissetmiş gibi beni “gel” derdi “içeriye bak, neler yapıyorum, nasıl fotoğraf çekiyorum, nasıl resim çıkıyor kağıda?” Çoğu kez sarhoştu. Onu ayık gören nadirdi. “Karaciğeri ölmüş, nasıl yaşıyor hala?” diyorlardı onun için, ama onu yaşatan büyük bir güç vardı. Sanki o gerçekten duygu ve sanat dolu ruhu, benim için çok büyük kültürü onu zorla yaşatıyordu ve bu duygularla sanırım içi taşıyordu ve bu taşkınlıktan herkesin nasibini almasını istiyordu. Pikap veya radyonun sesini sonuna kadar açıyor, dışarıya taktığı hoparlörden herkese dinletiyordu her şeyi saatlerce. Nutuklarında isim isim herkese hitap ediyor, akla karayı ortaya döküyordu. Belki de bu nedenle kimse ona bulaşmak istemiyordu ve çokları belli etmeseler de onu seviyorlardı.

Bir gün evinin çatısında uzun bir direğe çıktığını ve tellerle uğraştığını gördük okul dönüşü bir iki arkadaş. Direkten bize seslendi “Durun, bir yere gitmeyin!” Bekledik, aşağı indi bizi içeriye aldı. Bizim gibi beş altı çocuk daha vardı içerde, hepsi de o yıllarda ismini yeni duyduğumuz televizyonun önüne oturmuşlardı. Bizi de oturttu onların yanına. “Bu hergeleler bir şey anlamıyor siz dikkatli bakın, görüntü gelince bana haber verin” dedi tekrar direğe çıktı. Yukarda anteni bir o yana bir bu yana çevirip duruyor sonra bize bağırıyordu “oldu mu? görüntü geldi mi?” diye. Biz pek bir şey göremiyorduk ekranda kardan başka. “olmadı, olmadı, Sudi abi” diyorduk. Sonra siluetler belirince hep bir ağızdan “tamam, tamam”diye onu aşağı indiriyorduk. İçeri girip bir şey göremeyince “ ulan hergeleler, hani nerde görüntü” diye bize kızıp takrar çıkıyordu direğe ve bu belki de saatlerce devam ediyordu, ta ki belli belirsiz bir görüntü yakalayıncaya kadar. Sonra hanımına demlettiği çayları ikram ediyordu bisküvilerle. O da bir çocuktu, yaşı büyük ama gönlü çocuk.

Bu nedenlerle belki yıllar yılı onu hep sevmiş saymışımdır. Şimdi rahmetle anıyor, onun alkolle yoğrulmuş bedeninde sapasağlam bir ruhu olduğunu düşünüyor ve Allah’ın af etmiş olmasını diliyorum. Bize çok şey öğretti davranışlarıyla, düşünceleriyle ve yaşantısıyla. Bazen iyilikleri, bazen hataları, bazen çaresizlikleri.

Bu satırları, Gerkav Gerede Bülteni’nin 3 sayısında, sayın büyüğümüz Prof. Dr. Kemal Güçlüol’un “Dost Anılar, Dürbün” yazısını okuduktan sonra dürbünle bakanın Fotoğrafçı Sudi olduğunu tahmin ederek yazmıştım. Allah onlara rahmet eylesin. “Dost Anılar” gibi bizlere aktarılan yaşanmış hatıraların sevgi, saygı, bağlılık örneklerinin devam etmesini diliyorum.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
KAZIM ÜNLÜOL: BİR REKLAM-BİR POTRE VE “DOST ANILAR”

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir