KAZIM ÜNLÜOL’UN KALEMİNDEN: 2020’YE 15 KALA 1

featured

Değerli dostlar bu yazıyı 2005’te 2020 yılında çevremizin muhtemel görüntüsünü varsayarak yazmıştım. Bende bu fikir o yıllarda okuduğum çevre ile ilgili bilimsel yayınlar, kitaplar, TV programlarındaki ilgili söyleşiler, belgeseller, öğrenimimde edindiğim bilgiler ve çevre gözlemlerimin sonucu ortaya çıkmıştı. Bunların halen tamamının gerçekleşmemiş olması beni rahatlatmakla beraber geçtiğimiz haftalarda ülkemizde ve dünyanın birçok yerinde ortaya çıkan seller, orman yangınları bu bilgileri destekler gibi oldu.

Küresel ısınmaya bağlı iklim değişiklikleri yeryüzünün birçok yerinde farklı olumlu gelişmelerin yanında, birçok felaketleri de beraberinde getiriyor. Beklenmedik orandaki ani yağışlar sellerle, yine ormanlardaki yangınlar ki yangın sebepleri içinde kasıt, ihmal veya umursamazlık da olabilir can ve mal kayıpları ile yeryüzünü cehenneme çevirmeye başladı. Tüm bu olayların kaynağı bizleriz yani insanoğlu.

Günümüzde yaşadığımız son tabii felaket olaylarını da dikkate alarak ve çevremizi yeniden gözlemleyip değerlendirmek düşüncesiyle, 2005 te yazdığım Yıl “2020 Gerede’de Bir Pazar Günü” nü sizlerle paylaşıyorum.

Yıl 2020, Gerede’de bir Pazar günü.

İnsanlar, Haziran ayının 30 derecelik bunaltıcı sıcağında kavrulan bodur çalılıkta, ciğerlerine birazcık temiz hava doldurmaya çalışıyorlar. Gerede’de on beş yıl önce, gelecekte Haziran ayında bu kadar sıcak olacak denseydi kimse inanmazdı. Geçmişteki o masmavi gökyüzü, tertemiz, serin hava, on yıldır yerini yer yer kurşuni, kızıl bir havaya terk etmiş nedense?

Gençler büyüklerinin kendilerine anlattıkları, geçmişteki mutlulukları hiç yaşamadılar. Yaşı bilinmeyen görkemli çam ağaçlarının yapraklarının yumuşattığı, kekik kokulu toprağı hiç görmediler. Rahmetli Barış Manço’nun Ankara İstanbul seyahatleri esnasında seher vakti uğrayarak iki rekat namaz sonrası, Ramazan Dede mezarı başında dinlediği bülbüllerin seslerini hiç duymadılar. Orta yaşlılar hayal meyal hatırlıyorlar. İbik Guguk tepesindeki guguk kuşlarını. Bıyıklı çeşmesi serin suyunu akıtmıyor susayanlara.

Çok değil, on yıl öncesine kadar, çeşitli amaçlarla dolup taşan, eğlence ve sevinç çığlıklarıyla inleyen Esentepe’de, bazen de  mevlit gibi ulvi nidaların dinlendiği, Ramazan Dede Camiinde namaz kılanların, erenleri yanlarında hissettikleri ve ”Hu” larının çam ağaçları dallarının ritmik dalgalanmalarıyla yankılandığı Esentepe o eski Esentepe değil şimdi.

Gerede kadınlarının Cuma günleri birlikte çıkarak, eğlenip, dinlendikleri, kahvaltıda yayık tereyağı ile yağlanmış yoğurtlu pide, çiçek ve çam kokulu Gerede balı yiyip, çay içtikleri, öğle yemeğinde domatesli bulgur pilavı yanında ayran içtikleri, çocuklarının dondurma alıp yedikleri, akşama doğru eteklerinde oturup çay içerek Gerede’yi seyrettikleri Esentepe değil burası. Hafta sonları erkeklerin de katıldığı, kuzu etinden acılı güveçlerin yendiği ve yine kendilerince korunduğu, bir tek dalının, bir tek kozalağının bile alınıp yakılmadığı Esentepe değil burası. Zamanla insanların hoyratça kullandıkları Esentepe de değil burası. Kilometrelerce uzaklardan otobüsler dolusu gelerek topraklarını ezdikleri, giderken çuvallar dolusu atıklar bıraktıkları Esentepe de değil burası. Belki Kavacığın Düz’deki çamlıklar olabilir. Hayır orası da değil. Olmamalı.. Ama oldu işte.

Şimdi buralar çırıl çıplak. Gölgelenecek ağaç dibi bulmak çok zor burada. Her yer ölü toprak, taş, kum ve kıraç. Tıpkı çok yıllar önce Dayıoğlu Mahallesinin sınırları içinde eriyip giden  “Tek Çam” gibi. Tıpkı ona benzer şekilde kıyıda köşede kalmış bir iki ağaççık insanlara inat nesillerini devam ettirmeye çalışıyorlar. Çaresiz onlar da boyun eğecekler insanoğluna.

Evet maalesef burası,  böyle olmasını istemediğimize Esentepe.

Devam edecek…

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
KAZIM ÜNLÜOL’UN KALEMİNDEN: 2020’YE 15 KALA 1

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir