HACI BEKTAŞ-I VELİ

Anadolu, mübarek vatan. Bir güzel Ağustos’ta bizim olmuştu. Anadolu’nun kilidi kırılmış, kapılar açılmıştı. Ve Türk’ün yüzlerce Ağustos’u bulan Anadolu yolculuğu, Anadolu macerası başlıyordu. Anadolu, mübarek Yurt. Alplerle feth edildi, Erenlerle seccade oldu. Bu uğurda, bu yolda Atayurt Türkistan’da Horasan’da Nur ocağında yananlar, Eren ocağında olgunlaşanlar, yeni Yurda, Anadolu’ya görevlendirildiler. Yüzlerce, binlerce, kılıç ehli gibi, yüzlerce, binlerce, nefes ehli  Anadolu’ya aktı.

Hedef, bilek gücü, kılıç gücü ile alınan, Anadolu’da iman gücü ile inanç temizliği ile gönüllerde yer almak “Hak geldi, batıl zail oldu.” gerçeğini göstermekti. Ki onlar vizyon sahibi idiler. Ki onlar, gönül tahtımızda Horasan Erenleri diye yer aldılar.

Onlar Selçukilerde, sonra Osmanlıda devletin zirvesinden, Uç’taki son yerleşmeye kadar yer aldılar.

Ulular ulusu, Horasan Ocağının Piri Hoca Ahmet Yesevi’nin elçileri,müritleri olarak, işaret edildikleri yerlerde bıkmadan, yorulmadan, tebliğ ve irşad görevini yerine getirdiler. Onlar üçler-yediler-kırklar oldular. Anadolu’yu aydınlatmaya koştular. Anadolu’nun nurlu ışıkları oldular.

Bu haftaki konumuz işte bunlardan biri Hacı Bektaş-ı Veli’yi anacağız.  Kaynak yine Horasan. Nişabur’da 1242’de doğdu. Adı Mehmet, baba adı İbrahim, Anası Hatem Hatun. Küçük yaşta Veliler Velisi, Hoca Ahmet Yesevi’nin halifelerinden Lokman Perende’ye teslim edilmiş, ” Zahir ve batın terbiyesi” O’na emanet edilmişti. Hocasının elinde kısa zamanda büyük mesafeler alan Hacı Bektaş-ı Veli, olgunlaştı, kemâle erdi. Bektaş delikanlı kıvama erdiği demlerdi, artık onu kendi kendine bırakmak isteyen Lokman Perende Hac yoluna çıktı. Ayrılık ona acı geliyordu ama lazımdı. Arafat’ta diğer hacılarla beraber dururken birden aklına memleketi geldi. Yanındakilere “Kardeşler, bugün arefedir, bizim diyarda arefe günleri yemek yapılır. Pek de lezzetli olur.” O böyle konuşurken, Şeyhinin arzusu Bektaş’a mâlum oldu. Gerçekten de Lokman Perende’nin kutlu evinde o demde yemek yapılıyordu. Bektaş sıcak yemeklerden birini aldı. Velayet eliyle Horasan’dan üstadına uzattı: ” Buyur Şeyhim” dedi.

Lokman Perende hac dönüşü kendisini karşılayan büyük kalabalığın içinde elini uzattı ve ” Merhaba ya Hacı Bektaş-ı Veli” diye seslendi. Bu ad ona bütün bir ebediyet için armağan edilmişti. Delikanlı Bektaş’a, mürşidi tarafından hacılık payesi verilince O, birdenbire meşhur oldu, adı dillerde dolaşmaya başladı. Pirinin piri Hoca Ahmet Yesevi ile buluşup konuşması işte bu cümlelere rastlar.

Tarihler, bu buluşmanın gerçekte mi, yoksa mana aleminde mi, geçtiğinde anlaşamıyorlar. Çünkü, artık biliyoruz, o devirlerde efsanelerle gerçekler birbirinden ayrılamayacak kadar iç içe, sarmaş dolaş… Ve kimse önem verip de takvimlere bugünkü kadar bağlanmamış, bu yüzden, ululardan bir ulu hangi yılda doğmuş, bunu yanlışsız bilmek imkansız. Bektaş-ı Veli, Ahmet Yesevi’nin gününe erişti mi, erişmedi mi? Bunu uzmanlar araştıradursunlar, Hacı Bektaş-ı Veli, bir süre Ahmet Yesevi’nin ışığı ile ışıklandıktan sonra da Anadolu’nun yolları gösterilir. Hatırlayınız, Hoca Ahmet Yesevi atamız ocağında yanan odunlardan her birini, bir Veli’nin adına Diyar-ı Rum’a fırlatıp atmış ve herkes nasibinin ardına düşerek yola çıkmış, odun nereye düşmüşse ateşi orada uyandırmıştı.

Hacı Bektaş-ı Veli’nin Türkistan zaviyesinde görevi tamamlandığı dem de, pirinin piri, huzurunda tutmuş, yanan ocaktan bir odun alıp velayet kuvvetiyle Rum diyarına fırlatmış ve : “Ya Bektaş! Her kande bu köseği düşer ise senin yerin anda olsa gerektir!” demiştir.

Az sonra, sanki köseğinin düştüğü yerden kendisine haber ulaşmış gibi Bektaş’a seslenmişti: “ Suluca Karacahöyük’ü sana yurt verdik. Artık burada oyalanma, Rum’a revan olup yürü!”

Hacı Bektaş, emre uyup yola koyuldu. Hiçbir yerde oyalanamazdı. Ocaktan atılan ateş sanki kendi bağrına düşmüş gibiydi. İçinde bir yangın kabarmış, Rum’un hasretiyle tutuşmuştu.

Devamı yarın…

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
HACI BEKTAŞ-I VELİ

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir