WF-Türkiye Kıkırdaklı Balıklar Danışmanı Dr. Hakan Kabasakal, Marmara Denizi’nde yaşanan oksijen yetersizliğinin, köpek balığı gibi yüksek oksijene ihtiyaç duyan kıkırdaklı balık türlerinin kıyılara gelmesine neden olduğunu belirtti. İskeletleri tamamen kıkırdaktan oluşan bu balıklar arasında köpek balıkları, vatozlar ve deniz kartalları gibi 1282 tür bulunuyor. Bu türlerin 536’sını köpek balıkları oluşturuyor.
14 Temmuz Dünya Köpek Balığı Farkındalık Günü dolayısıyla konuşan Kabasakal, Türkiye denizlerindeki kıkırdaklı balık türlerinin büyük çoğunluğunun Akdeniz’de, Ege Denizi’nde ise yarısından fazlasının yer aldığını ifade etti. Marmara Denizi’nde 25, Karadeniz’de ise 11 kıkırdaklı balık türü olduğunu kaydetti.
Kabasakal, Türkiye sularındaki çoğu kıkırdaklı balığın Atlas Okyanusu’nun kuzeyinden geldiğini ve sadece Akdeniz’e özgü birkaç endemik tür olduğunu aktardı. Ayrıca, Süveyş Kanalı aracılığıyla Türkiye’ye giren birkaç tropikal tür bulunduğunu da sözlerine ekledi.
Geçmişte Akdeniz, Ege ya da Marmara’da bulunan bazı türlerin, bu bölgelerdeki koşullara uyum sağlayamadığı için yok olduğunu belirten Kabasakal, 1950’li yıllarda Marmara Denizi’nin kıkırdaklı balıklar açısından oldukça zengin olduğunu, ancak günümüzde küresel ısınma, yoğun sanayileşme ve kirlilik nedeniyle bu türlerin sayısında ciddi bir azalma yaşandığını vurguladı.
Kıkırdaklı balıkların metabolizmalarının hızlı çalıştığını ve bu nedenle yüksek oksijen ihtiyaçları olduğunu belirten Kabasakal, “1 litre deniz suyunda en az 4,5 miligram oksijen olmalı ki normal koşullarda yaşayabilsinler. Ancak bugün derin Marmara’da birçok bölgede çözünmüş oksijen miktarı 2 miligramın altına düştü. Doğu Marmara’da 200 metreden daha derin noktalarda oksijenin sıfır olduğu bölgeler var.” dedi. Bu durumun, hem kirlilik hem de iklim değişikliğinin etkisiyle kıkırdaklı balıkların kıyılara göç etmesine neden olduğunu sözlerine ekledi.
Kabasakal, Marmara Denizi’ndeki kıkırdaklı balık türlerinin kıyılara yaklaşmasının insanlara tehdit oluşturmadığını belirtti. Büyük beyaz köpek balıkları gibi saldırgan türlerin 40 yıl önce Marmara’yı terk ettiğini, kıyıya yaklaşan köpek balıklarının genelde camgözler olarak adlandırıldığını ve bu türlerin boylarının genellikle 2 metreyi geçmediğini söyledi. Bu balıkların, uygun yaşam alanı arayışıyla kıyılara geldiğini ancak bu süreçte kıyı balıkçıları tarafından hedef alındıklarını ifade etti.
Araştırmalarında, son üç yılda kıyıdaki köpek balığı nüfusunun zirve yaptığı dönemlere rastladıklarını belirten Kabasakal, “Kıyıda artık o kadar çok köpek balığı yok. Oksijensizlik devam ettiği için bu balıklar ne geri dönebilir ne de göç ettikleri yeni bölgelerde huzur bulabiliyorlar.” şeklinde konuştu.
Kabasakal, okyanuslarda yaşayan 1266 tür kıkırdaklı balığın üçte birinin, koşullar değişmediği takdirde bu yüzyılın sonuna gelmeden tükeneceğini ve bu tehlikenin başlıca nedeninin aşırı avcılık olduğunu bildirdi. Diğer nedenler arasında yaşam alanı tahribatı, iklim değişikliği ve deniz kirliliği yer alıyor.
Kıkırdaklı balıkların deniz ekosistemindeki önemli rolüne de dikkat çeken Kabasakal, bu türlerin besin piramidindeki işleyişin sağlıklı sürdürülmesinde kritik bir yere sahip olduğunu vurguladı. Kıkırdaklı balıkların sayısındaki azalma, okyanustaki tüm besin alanlarının çökmesine neden olabilecek bir dengenin bozulmasına yol açabilir.
WWF-Türkiye’nin “Gözüm Doğada” Uygulaması
Kabasakal, WWF-Türkiye tarafından geliştirilen “Gözüm Doğada” isimli tür izleme uygulamasının, vatandaş biliminin katkısıyla yaban hayatının daha etkin izlenmesine olanak sağladığını söyledi. Türkiye’nin 9 bin kilometreye yakın kıyı şeridi olduğunu hatırlatan Kabasakal, kıyılarda birçok insanın bulunabileceğini ve bu kişilerin köpek balığı gibi görüntüleri uygulamada paylaşarak bilgi akışını artırabileceğini belirtti.
Kabasakal, Türkiye’deki köpek balığı saldırılarıyla ilgili yeni bir çalışma yürüttüklerini ve bu sayede köpek balığı saldırılarının beklenildiği kadar fazla olmadığını ortaya koymayı hedeflediklerini vurguladı.
(AA)