HACI BEKTAŞ-I VELİ

Sevgili Geredeliler yazımızın dünden devamı…

Bektaş-ı Veli, yola çıktı. İlk konak Necef’ti. Necef’ten Mekke’ye geldi. Orada üç yıl kaldı. Medine’ye geçti. Sonra sırasıyla Kudüs-Şam-Halep konakladı. Sıcak bir Ağustos sabahı Suluca Karacahöyük’e geldi. İşte geliş o geliş, başlar irşad, başlar tebliğ. Şöhreti dalga dalga kabarıp Suluca Karacahöyük’ten aşmış, taşmıştı. Bütün Anadolu ondan bahsediyordu.

Ancak o sırada vakit, Anadolu’nun toparlanma vaktidir. Osmanlı’nın küçücük bir fidan iken serpilip, çınar olma vaktidir. Taht Osman Gazi’den Orhan Gazi’ye devrolmuştur. Artık Bursa başkenttir. Sıra İzmit ve ardından Bizans’tır. Fakat imtihan çetindir. Orhan Gazi, kardeşi Alaaddin ve bil cümle ulular, meraktadır, heyecandadır. Çünkü görev büyük, engel İzmit, engel Bizans’tır. Aşılması gerektir. Bizans İmparatorunun da ordusuyla Anadolu’ya geçtiği haberi gelmiştir. Kuvvet azdır, çelimsizdir, manevi bir nefesin duası lazımdır.  O sırada Hacı Bektaş-ı Veli, dalga dalga kabarmış, bütün Anadolu’yu sarmıştır. Duasını almak, feyzinden istifade için Orhan Gazi kardeşi Alaaddin ile ordusuyla Suluca Karacahöyük’e gider ve huzura kabulünü ister. Hacı Bektaş-ı Veli: “Orhan Bey’im, biliyorum ki maksadınız kuru cihangirlik değil, Allah’ın Rızası. Siz Allah’ın rızasına talip oldukça, cihan size az gelir. Maksadı Allah olan bir Sultan’a bu kuvvet, bu ordu, yeter de artar bile. Hedefin İzmit, hedefin Bizans, Kızıl elman Avrupa’dır.”

Sonra da yanındaki askerin sırtını sıvazlar: “Ey İslâm askeri, tarih sizleri bekliyor, Beyliğinizin küçüklüğüne bakmayın, Sultan ve komutanlarınıza itaat eder, Allah’ın emrine uyarsanız, Rabbiniz sizi  aziz ve başkalarına hakim kılar. Hedefin daima Bizans ve küffar olsun, İzmit muhakkak fethedilecek, Cenab-ı Hak, niyetlerinizi güzel, kılıcınızı keskin, ocağınızı daim eylesin. Adınız Yeniçeri olsun, yolunuz açık olsun.” der. İşte İzmit bu dualar ile alınır.

Osmanlı tahtına oturan her padişah, yanına Horasan nefesli, bir aksakallı almış, onların dualarıyla o küçük çınar, ulu bir çınar olmuş, üç kıtada söz sahibi olmuştur.

Hacı Bektaş-ı Veli’nin ünü yaşadığı çağda nasıl dalga dalga yayılmış, bütün Anadolu’yu sarmışsa, bugün de hâlâ aynı tazelikte adından bahsettiriyor, mübarek insan devlet ricalinin bulunduğu törenlerde anılan bu büyük Veli, hissesini alan gönülleri hala aydınlatmaya devam ediyor.

Hacı Bektaş-ı Veli, belki yalnız büyük kalabalıkların kendisine gösterdiği aşırı sevgi ve bağlılık yüzünden, hayatı karanlıklara gömülmüş bir uludur. Sevgi bağlılık tadında güzel. Ancak böyle bir duygu aşılırsa, her zümre, onu kendine mal etmek istemiş, onu kendinden görmüş, göstermiş, bunun için şahsiyetine ve hayatına dair bir çok şey anlatmış, yazmış, çizmiş, iddia etmiştir. Bu suretle, Hacı Bektaş-ı Veli’nin gerçek yüzü karanlıklar içindedir.

Bu dünyada hakkında en çok konuşulan büyüklerden biri odur. Bir yanda onu sevip, onu kendinden bilenler, ya da onun şanı gölgesine sığınanlar, bildikleri gibi yaşamak isteyenler işi şirazesinden çıkarmışlardır. Diğer yanda ise ona karşı çıkanlar türemiştir. Bu yüzden de, her büyük insan gibi O da bir yandan göklere çıkarılmış, bir yandan taşlanmıştır. Kâh uğruna gazalara girilmiş, kâh aleyhine bayrak açılmıştır.

Asırlar, onu didiklemekten, hem de yüceltmekten usanmamış, bir yanda cihada çıkan erlere bayraklık etmiş, bir yanda ferman sahipleri küfrüne ferman bağlamıştır. O, halledilemeyen bilmeceler misali etrafı kâh dalgalandırıp, kâh durulturken, bulanıp durulmayan, bir kararda kalan, gene de sadece kendisi olmuş, dünya onun şahsi paklığına bir kir, bir toz konduramamıştır.

Devam edecek…

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
HACI BEKTAŞ-I VELİ

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir