Kültür Yolu Festivali kapsamında Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi, geleneksel sanatla modern tasarımı buluşturan özgün bir sergiye ev sahipliği yapıyor. “Aktarım Sergisi”, Osmanlı dönemine ait otağ hümayun çadırlarındaki desenlerin el işçiliğiyle günümüz moda ürünlerine aktarılmasını merkeze alıyor.
Deri Ürünlerde Geleneksel İzler
Mihri Müşfik Sergi Salonu’nda sanatseverlerle buluşan sergide, deri ustası Heves Kayın’ın el emeğiyle hazırladığı çanta, şapka, ceket ve yemeni ayakkabılar sergileniyor. 16. ve 17. yüzyıla ait motiflerin deri üzerine geleneksel yöntemlerle işlendiği ürünler, kültürel mirasın yaşatılması adına dikkat çekici örnekler sunuyor.
El İşçiliğine ve Dönem Tekniğine Sadık Kalındı
Serginin küratörlüğünü üstlenen Kültür ve Yaşayan Miras Derneği Başkanı Sıddı Zübeyde Atan Bülbül, projede hiçbir teknolojik araç kullanılmadan, dönemin tekniği ve malzemeleriyle üretim yapıldığını vurguladı. “Aktarım işlemlerini yaparken adıyla müsemma, tamamen dönemine uygun teknikle uygulamalar ve yine dönemine uygun olan malzemelerle, hiçbir teknolojik araç kullanılmadan tüm eserler el işçiliğiyle hayata geçirildi.” dedi.
Bülbül: “Ruhu Kaybetmeden Estetik Üretmeliyiz”
Sergi sürecinde en büyük emeğin Heves Kayın’a ait olduğunu belirten Bülbül, sanatçının hem fiziksel hem de ruhsal emeğine dikkat çekti. Uyum ve bütünlüğün planlama sürecinde öncelik olduğunu söyleyen Bülbül, “Bazı şeyler teknolojiyle bizi çok ileriye götürüyor ama ruhu kaybetmeden de hayatın içinde estetik şeylerle varlığımızı sürdürebilmemiz gerekiyor. Dolayısıyla bunu gelen gençlere anlatmayı çok istiyorum.” ifadelerini kullandı.
Deri Üzerine Aplike ve Geleneksel Teknikler
Saraciye ustası Heves Kayın, uzun süredir düşündüğü projeyi hayata geçirmenin heyecanını yaşadığını belirterek, geleneksel motifleri deriyle buluşturma sürecini anlattı. “Otağ hümayun çadırları dünyadaki en iyi aplike örnekleri olabilir. Önceleri kumaş olarak düşünüyordum ama bir deri ustası olduğum için deriyi uyarlamaya çalıştım.” dedi.
Dört Ürün Grubu ve Kombin Fikri
Kayın, sergi için çanta, ceket, şapka ve yemeni ayakkabı olmak üzere dört temel ürün grubu üzerinde çalıştıklarını, bu parçaların birbiriyle kombinlenebilir şekilde tasarlandığını aktardı.
“Hiçbir Aşamada Makine Kullanılmadı”
Kayın, el işçiliği süreciyle ilgili şunları söyledi:
“Genel olarak aplike tekniğini kullandım. Onun dışında deri bezleme, deri kabartma ve bitkisel örücülük tekniklerini de deriyle uyguladım. Deriden biyeler yaparak kenarları süsledim. Hiçbir aşamada makine kullanılmadı, ceketlerin, çantaların her bir adımı, fermuarı dahi elde dikildi.”
Tarihi Aletlerle Üretim
Edirne’de saraciye ustalarının kullandığı geleneksel aletleri toplayarak kendi üretiminde kullandığını belirten sanatçı, özellikle desenleme ve dövme işlemlerinde bu araçlardan yararlandığını söyledi.
“Bu Motiflerin Hikâyesi Var”
“Aplike denildiğinde hep kumaş akla gelir. Ben aplikeyi deriyle harmanlayıp günümüz modasına yansıtmaya çalıştım. Bu desenlerin 16. ve 17. yüzyıldan günümüze uzanan bir hikayesi var ve ben bunu hissettirmeye çalıştım.” diyen Kayın, geleneksel dokunuşları ve deri sanatını seven herkesi 9 gün sürecek sergiye davet etti.
(AA)
