KAZIM ÜNLÜOL’UN KALEMİNDEN: MAHTI ÇEŞMESİ

featured

“Bu çeşme ne güzelmiş Su içecek tası yok…”

Geçen hafta arkadaşım Zeki, Seviller Mahallesindeki Mahtı çeşmesinin kaldırıldığını paylaşmıştı. Yerine trafo yapılacakmış. Son yıllarda suyunun da kesilmesi ile kullanılamıyordu. Yine mahalle çeşmelerinin bazıları, su kaynak ve kanallarını bilen yaşlılarımızın ebedi âleme göçleri nedeniyle veya başka sebeplerle suları kesilerek varlıklarını devam ettiremez olmuşlardı. İsmail Varlıtürk kardeşim de çeşmeleri temizleyerek hayır dualar almaya devam ediyor. Dilerim onun gibi insanların sayıları artar, soyları tükenmez.

Bu paylaşımdan sonra Gerede dışında bulunan, ama Gerede’yi geçmişteki haliyle hatırlayan dostlar sitemlerini, üzüntülerini yazıp, bazıları da bu tür yapıların korunmasında tarihimize saygıyı dile getirdiler. Geçmişte merkez ve köylerde fotoğrafladığım çeşmelerden, merkezdekiler önceki Belediye Başkanımız Ömer Bey zamanında tamir edilmiş, bazıları yenilenmişti. Temennim bu bakış açısının devam etmesidir.

Evet, Gerede değişiyor. Bu değişme bazen gerekli ve iyi. Mesela elektrik hatlarının yeraltına alınması bir şeklide görüntü kirliliğini ortadan kaldırıyor. Yolların ve kaldırımların düzenlenmesi gittikçe artan araç trafiğini rahatlatamasa da iyi gelişmeler. Lakin tabii yapı Esentepe’nin sunileştirilmesindeki gibi katılamadığım şeyler de oluyor.

Şu var ki bizden öncekiler ve bizim kuşağımız hala geçmişte yaşadığımız yerleri hatırlıyor, ama buruk bir özlemden öte geçemiyoruz. Biz hala Gerede’yi yıllar önce yaşadığımız Gerede’mi sanıyoruz? O bıraktığımız gibi, sadece tabii yapısı içinde, otantik haliyle mi duruyor? Dünya değişirken Gerede değişmez mi hiç? Belki de biz, zamanın gücünün farkında değiliz. Yani bir şekilde Gerede dışında yaşayan Geredeliler, tarlada izi olmayıp, harmanda yüzü olmayanlarız galiba. Öyle mi?

Hatırlayın, yıllar önce bir dönem o muhteşem estetik görüntülü evlerimizi şekilsiz, ruhsuz betonlara dönüştürerek başlamıştık değişime.

Bu dönüşümden, çocukluğumuzda çelik çomak, mele, beş taş, çizgi, tombik, ceviz, gazoz kapağı, misket oynadığımız, ip atlayıp, köşe kapmaca, kovalamaca, istop, yakan top, tek kale, çift kale top oynayıp, cırcırlı lastik teker çemberi çevirdiğimiz, tahta kağnılara, bilyeli tornetlere bindiğimiz sokaklar, yollar da nasibini almıştı. Otobüslerden aldığımız gazeteleri önce okuyup, sonra uçurtma yaparak rüzgârın kollarında gökyüzünü fethettiğimiz, kışın tahta kayak ve şimşir kayıklarla kaydığımız yerler yok şimdi. Gençliğimizde yaşayarak öğrendiğimiz esnaf kültürü ile yoğrulmuş arastalar gibi sevgi ve saygı mekânları da kayboldu.

Yine de iyi şeyleri görüp, iyi olabileceklere destek vermeye çalışalım.

Organize sanayilerin gelişip, çalışır hale gelmesi, metruk hale gelip yıkılan Hacı İpek arastasının Selçuki tarzda yeniden imar edilmesi, okulların artması, semt pazarları, parklar, yeni oyun alanları, spor tesisleri iyi gelişmeler. Yollarımızın değişmesinin bir iyi yönü var ki o da tozun toprağın kaybolması. Geçen hafta geçtiğim, çocukluğumuzda her iki tarafı ağaçlarla kaplı Bolu Caddesini hatırladım. Şimdi bu cadde Atatürk Bulvarı adıyla yine her iki tarafında ağaçların olduğu çift yol olarak gün geçtikçe güzelleşiyor.

Bir şey daha var ki şehrimiz her tarafı doldurup taşıran evlerle büyümüş görünüyorken, caddeler, sokaklar araç ve insan trafiği ile kaynayıp taşarken, nüfusumuz neden hala yerinde sayıyor bilemiyorum?

Geçen hafta Mahtı çeşmesi, bende zülfü yâre dokunacak şeyleri de hatırlattı, ama bu dünya Sultan Süleyman’a bile kalmamış, Gerede kime kalır ki?

“Kırma insan kalbini yapacak ustası yok….”

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
KAZIM ÜNLÜOL’UN KALEMİNDEN: MAHTI ÇEŞMESİ

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir