Fransız sanatçı Ememem, Ankara’nın kırık kaldırımlarını mozaik sanatına dönüştürdü. “Flacking” adını verdiği bu yöntemle kent estetiğine sessiz ama derin bir müdahalede bulundu.
Fransız sokak sanatçısı Ememem, Başkent’in kırık kaldırımlarına mozaiklerle sanatsal dokunuş yaptı. Ankara’nın dört farklı noktasında yaptığı çalışmalarla, şehre hem estetik hem de dikkat çeken bir müdahalede bulundu. 2016 yılında başladığı bu çalışmaları “flacking” olarak adlandıran sanatçı, Ankara’daki uygulamaların halk tarafından ilgiyle karşılandığını belirtti.
Mozaikli Kaldırımlara Büyük İlgi
Kırık kaldırımların mozaiklerle onarıldığını gören Ankaralılar, çalışmaları yakından inceleyerek fotoğraf ve video çekti. Sanatçı Ememem, bu ilgiden memnuniyet duyduğunu belirtti ve “Flacking’in ilgi ve merak görünce daha güzel olduğunu” ifade etti.
“Ülke olarak renge ihtiyacımız var”
Kaldırım süslemelerini beğeniyle karşılayan Nermin Çavdar, mozaiklerin kattığı renkliliği şu sözlerle anlattı:
“Karanlık ya da koyu bir yere bu kadar renk katmak çok güzel bir şey. Sanatçı ruhun sokağa yansıması. Ülke olarak renge ihtiyacımız var.”
“Flacking, fayanslardan ve sessizliklerden oluşan bir şehir şiiri”
İlk flacking uygulamasını stüdyosunun önündeki bir çatlakta gerçekleştirdiğini söyleyen Ememem, bu süreci şöyle anlattı:
“2016 yılında yağmurlu bir günde tesadüfen bir delik gördüm. İçimde o deliği fayans parçalarıyla doldurma dürtüsü vardı. Bir bandaj, şiirsel bir onarım gibi. O günden beri hiç durmadım. ‘Flacking’ bir dil, dünyanın çatlaklarının içine yazdığım bir dil. Fayanslardan ve sessizliklerden oluşan bir şehir şiiri. Dikkatli ama ısrarlı bir özen ve sevgi jesti.”
“Onarılan her çatlak bir buluşmadır”
Flacking’in kendisi için bir yaşam biçimine dönüştüğünü dile getiren sanatçı, çalışmalarını şu ifadelerle anlattı:
“Daha ilk Flacking’den itibaren bunun benim yolum olduğunu biliyordum. Çok açıktı. Beni takip edecek, içimden geçecek ve beni asla terk etmeyecek bir şey. Onarılan her çatlak bir buluşmadır. Sokaklarla, yoldan geçenlerle ve şehirlerin yaşayan hafızasıyla sessiz bir diyalogdur.”
“Sanki şehrin kendisi bizim için yaralarını açmış gibiydi”
Ankara’daki çalışmaların kendisi için derin bir anlam taşıdığını ifade eden Ememem, deneyimini şöyle tanımladı:
“Duygusal, sanatsal ve hatta ruhsal açıdan yoğun bir görev. Gerçek bir enerji, elle tutulur bir cömertlik, dikkatli bakışlar, meraklı gülümsemeler vardı. Samimi karşılaşmalar, paylaşılan ivme ve insanlıkla dolu inanılmaz bir haftaydı. Sanki şehrin kendisi bizim için yaralarını açmış gibiydi. Ben de alçakgönüllülükle ve sessizce onları iyileştirmeye yardımcı olalım diye geldim.”
“Gri dediğimiz şehirler bile yaşayan tuvallere dönüşebilir”
Ankara’nın “gri” olarak tanımlanmasına katılmadığını dile getiren sanatçı, şehirde gizli renklerin fark edilmesi gerektiğini söyledi:
“Renkler bazen gizli, bazen unutulmuştur. Flacking sadece renk katmaz, ortaya çıkarır. Artık görmediğimiz şeylere dikkat çeker ve dürüst olmak gerekirse, Ankara o kadar da gri değil. En yüksek katlara kadar çıkan parlak tabelalar var, sarı ve turuncu taksiler, bunları Fransa’da artık çok az görüyorsunuz. Kuğulu Park’ta her yerde asılı bayraklar ve kurdeleler vardı, havada süzülen renkli konfetiler gibiydi. Eğer onları farklı bir şekilde görmek için zaman ayırırsak gri dediğimiz şehirler bile yaşayan tuvallere dönüşebilir.”
“Şartlar izin verirse, memnuniyetle geri döneceğim”
Türkiye’nin farklı şehirlerinde de flacking yapmak istediğini belirten Ememem, İstanbul, İzmir, Diyarbakır ve Gaziantep gibi kentlere de ilgi duyduğunu ifade etti:
“Her şehrin kendine has dokuları, malzemeleri, yaraları vardır. Her biri bir jesti, bir güzellik kıvılcımını hak ediyor. Şartlar izin verirse, memnuniyetle geri döneceğim.”
Ememem, Ankara halkına gösterdikleri sıcak ilgi ve anlayış için teşekkür ederek, insanların gerekli malzemeleri temin ederek kendi sokaklarına da benzer dokunuşlar yapabileceğini dile getirdi.
(İHA)