RAMAZAN’IN ARDINDAN

featured

Mehmet-Karagozoglu-yazdik-1Allah’a şükür gerek ilçemiz gerekse ülkemiz bakımından huzurlu bir Ramazan yaşadık. Camiler doldu taştı. Hatimler okundu, teravihler kılındı. Televizyonlarda eskisi kadar dinî konular tartışılmadı ve halkın huzuru kaçmadı.

Bu Ramazan’da Geredemizde teravih namazlarında hızlı okuma saplantısının maalesef hâlâ sürdüğünü gördüm. Yatsı namazında normal okuyan bir imam, teravihe geçince farklı bir okuma şekline geçiyor adeta, nefes nefese namazı tamamlıyordu. Oysa en kötü hırsızlık, namazdan çalınan hırsızlıktı. Nihayetinde 5 dakikalık bir erken bitirme uğruna, bütün namaz heba ediliyordu. İmamlarla konuşmalarımda cemaati kaçırtma kaygısıyla böyle hızlı kıldırdıkları izlenimi edindim. Bu, yanlış bir düşüncedir. Kulu memnun etmek adına Rabbin doğrusu terk edilmez. Kaldı ki hızlı kılmaktan müşteki pek çok cemaatle de karşılaştım.

                                                          ***

5-6 kez de teravih namazını Yukarı Tekke Camii’nde hatimle kılmak nasip oldu. İki imam arkadaşı ve takip edenleri tebrik ediyorum. Son derece güzel tilâvetleriyle ve normal hızdaki imametleriyle bizlere bir Kur’an ve namaz ziyafeti yaşattılar. Allah razı olsun. Sayın Müftülüğümüzce bu iki arkadaşın okuyuş hızı diğer imamlara da örnek olarak sunulmalı ve jet imam yanlışı sonlandırılmalıdır. Ayrıca bu iki güzide hafızın, merkezî camilerde görevlendirilmesi de bir ‘’hakşinaslık’’ olur, kanaatini taşıyorum.

                                                            ***

Son yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’de 5 vakit namaz kılanlar yüzde 24 olarak tespit edilmiş. Bu rakam düşük ama inşallah doğrudur. Zira realitede daha düşük olma ihtimali de vardır.

Ayrıca bu yüzde 24’lük namaz kılanların da namazlarının sıhhati açısından ciddi bir analize tabi tutulması gerekir. Namaza hazırlıktan (taharet, istinca, istibra vb.) tutun da namazda sûrelerin doğru okunması, namazda huşû, tadil-i erkân vb. konularda bilgi ve uygulama noksanlığımız ileri boyutlarda. Bence bir Müslümanın hayatındaki en önemli olay olan namaz konusunda hepimizin çok titiz davranması gerekiyor. Namaz bizi ‘’kötülüklerden alıkoymuyorsa ‘’ mutlaka bir problem var demektir. Namazımızın kalitesini yükseltmek uğraşı, ömür boyu sürecek bir konudur. Peygamberimizin ve sahabenin kıldığı namazlar ortada. Biz ise aklımızla dünyayı turluyor, bedenimizle hoplaya zıplaya namaz kılıyoruz. Namaza hazırlık; yediğimiz gıdanın helâl oluşuyla başlar, gusülümüz, abdestimiz, kıyafetimiz, zihnî konsantrasyonumuz, mekânımız, tilâvetimiz gibi pek çok hususla sürer de sürer. Elimizden geleni yaptıktan sonra namazımızın eksiklikleriyle kabulü konusunda Rabbimize dua ederiz. Çünkü biz beşeriz ve yaptığımız her şeyde bir kusur mutlaka vardır. O yüzden, kıldığımız namazlar ve benzeri ibadetlerimiz bir ucûp (kendini beğenme) hissi oluşturmaz, oluşturmamalıdır.

                                                         ***

Namaz konusunda, ülkemizdeki güzel insanların oluşturduğu bir sivil toplum kuruluşu var. Adı: Namaz Gönüllüleri Platformu. İnternette bu organizasyonun sitesine girerek faaliyetlerine bilfiil destek olmalıyız. En azından yazılanları takip ederek istikrarlı bir namaz sevdalısı olmamız gerekir.

Gerede Müftülüğümüz de düzenlemiş olduğu Osmanlıca ve Arapça kurslarına ilâveten  bir de Uygulamalı Namaz Kursu düzenleyip; ‘’hiç bilmeyenler, az bilenler, bilenler’’ gibi kurlar oluşturarak herkesi ihtiyacına göre bilgilendirmeli ve uygulatmalıdır. Daha önce de belirttiğim gibi, namaz konusunda her zaman öğrenmemiz, uygulamamız gereken bir husus mutlaka vardır. Ben namazımı kılıyorum diyerek kendimizi aldatmayalım. Namazlarımızı otopsi masasına yatırıp bir güzel inceleyelim, bakalım nelerle karşılaşacağız! Doğru okuyor muyuz? Okuduklarımızın anlamını biliyor muyuz?

                                                      ***

Müftülük makamı teklifimizi ciddiye alıp uygulama başlatır mı bilemem. Bu konuda şüphem var. Çünkü daha önceki yıllarda Hacı Emin Efendi Camii’nde restorasyon sırasında yapılan şadırvanda abdest almanın zorluğu ve ıslahının gerektiği konusunda iki kez yazdım, tık yok. Bizim, bağcı ile sorunumuz yok, biz üzüm derdindeyiz. O yüzden eleştirmeyeceğiz, yapıcı teklifler sunacağız, görüş belirteceğiz. Husumete vaktimiz yoktur. Kişilerle bir problemimiz asla söz konusu olamaz. Görüşlerimizin dikkate alınıp değerlendirilmesini bekliyoruz o kadar.

                                                         ***

  Not: Bu yazıyı yazdıktan sonra Müftü Bey’in bayram vaazında, Ankara’ya tayininin çıktığını öğrendim. Tebrik eder, hizmetlerini sürdürmesini temenni ederim. Aynı İmam Hatip’ten mezun olduğumuz  ve kariyerinde  önemli başarılar olan Müftü Bey’in bence en takdir edilecek yanı parasal konulardaki şeffaflığıydı. Bu konu, biz Müslümanların yumuşak karnıdır. Cami kapısında verdiğimiz paraya karşılık uzatılan makbuzu almayız; sonra da verdiğimiz paranın dedikodusunu yaparız. O makbuzu alacaksın, vermezse isteyeceksin. İmkân dahilinde de paranın nereye, nasıl harcandığını takip edecek, kesin bilmediğin konularda ise konuşup günaha girmeyeceksin. Doğru olan budur. Müftü Bey’in toplanan paralar konusunda cemaati bilgilendirmesi (örneğine sık rastlanılmayan) olumlu bir tavırdır. Bu millet, (belgeye önem vermemesi sebebiyle) geçmiş yıllardaki Bosna yardımları konusunda doğan fitneden henüz tam anlamıyla ders almamışa benziyor vesselâm.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
RAMAZAN’IN ARDINDAN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir