ŞEFAAT4

featured

1Bu iki temel ifadenin sonucu olarak da; “gerçek Rabb bu özellikte bir Allah olduğuna göre, yalnızca O’na ibadet edilmeli” yargısı öne çıkmaktadır. Bu çerçeveden bakıldığında âyetlerde esas vurgu, sonuç bölümünde yer alan, “Allah’ın ibadet edilmesi gereken yegâne Rabb” olduğu gerçeğine yapılmaktadır. Başka hiçbir varlığa değil, sadece Allah’a ibadet edilebilmesi için de, O’nun berisinde düşünülen her türden şefaatçi ve velinin gerçekte olmadığının kabul edilmesi zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Çünkü bu türden bir anlayış, Allah’ın yegâne Rabb olarak tanınmasını engellemektedir.

Kelime-i Tevhidde yer aldığı üzere, nefiy olmadan ispatın gerçekleşmeyeceği açıktır. İşte bu türden yan ilahların reddedilmesi ise, temelde yaratıcı olarak kabul edildiği ifade edilen Allah’ın, bu yaratıcı niteliğinin daha bir derinden düşünülmesi ve bilhassa Arşı istiva etmesiyle, bir başkasının doldurabileceği bir boşluğun olmadığının dikkate alınmasıyla mümkün olmaktadır.

    Bir başka açıdan, Yunus suresi 3. âyetinde izne bağlı şefaat konusunun açılması, bunun olacağı ve Kur’ân’ın buna onay verdiği anlamına hiç gelmez. Aksine, tüm işleri tedbir eden Allah olduğuna ve hiçbir şey O’nun tedbirinin dışına çıkamayacağına göre, o zaman müşriklerin, meleklerle ilgili düşündükleri şefaat ve benzeri her türlü varsayım devre dışı kalmaktadır. Çünkü tedbir, herhangi bir işin en uygun bir şekilde yerine gelmesi için, -o işi kendisi yapan unsurların dışındakilerin devre dışı kalacağı bir tarzda- önünü, arkasını, sağını, sonunu gözeterek takdir ve idare etmek demektir. Buna göre, tüm işleri bu denli ciddiyet ve liyakatle yerine getiren Allah için, yardımcı ve şefaatçi düşünülebilir mi?

    Bu bölümde tetkik edilmesi gereken önemli bir husus da, çerçevesi çizilerek, reddedilen şefaat ve veli anlayışının neye tekabül ettiği, bahis konusu edilen şefaatin hangi türden bir anlayışı temsil ettiğidir. Ayrıca Yunus suresinin 3. âyetinde vurgu yapılan izne bağlı istisnanın bu çerçevede ne anlama geldiği de, daha sonra bu türden istisnaların anlaşılmasında önemli bir açılım sağlayacaktır.

    Hemen ifade edelim ki, Allah’ın yaratıcılığına yoğun vurgunun yapıldığı ve bu bağlamda, şefaatçi ve velinin olmadığı, yine genel bir üslup olarak birçok yerde olduğu gibi burada da izne bağlı istisnanın yapılmış olması karşısında müfessirlerin ortaya koyduğu görüşleri iki genel kategoride değerlendirmek mümkündür. Birincisi; Allah’ın yaratıcı kudretinin ortaya konulduğu bu noktada, bilinen anlamıyla kendisine aracı ve yardımcı olabilecek hiçbir varlığın söz konusu olamadığı şeklindeki görüştür. Ancak, kıyamet günü çerçevesinde düşünülen bir uygulama olarak şefaatin, Allah’ın gökleri ve yeri yaratıp, arşı istiva etmesi bağlamında bahis konusu edilmesinin ne anlam geldiği de burada üzerinde durulan ve sorgulanan bir husustur. İkincisi ise Ebu Müslim elİsfahanî’nin, doğrudan kelimenin sözlük anlamından hareketle ileri sürdüğü görüştür. Buna göre, şefaat terimi, tek anlamına gelen vitr kelimesinin karşıtı olarak çift, ikinci manasına gelmektedir. O takdirde âyet, “Allah gökleri ve yeri bizzat kendisi yaratmıştır. Bu hususta kendisine yardımcı bir ikinci kişi olmamıştır. Sonrada melekleri, cinleri ve diğer beşer camiasını yaratmıştır” manasındadır. Bu çerçeve de ancak izninden sonra bölümü ise, varlık dünyasına gelen hiçbir varlığın, Allah’ın kendisi için hünol emri gerçekleşmeksizin varolmadığını, varolanların ancak Allah’ın bu emrinden sonra meydana geldiklerini ifade etmektedir.

    Birinci görüşe göre, şefaat terimi kavramlaşan anlamıyla kullanılmıştır. Ancak kavram bütünüyle kıyamet günü çerçevesinde şekillendiğinden, ilgili âyetlerde bağlam ilişkisinin kurulması yorum farklılığına sebep olmuştur. îlk dönem rnüfessirlerinden Zeccâc (ö.311), bahis konusu âyetten önce şefaatçilerle ilgili herhangi bir işaret geçmemiş olduğunu hatırlatmakla beraber, konuya ilk muhatap açısından yaklaşarak, Mekke müşriklerinin kendi putlarıyla ilgili olarak, bunlar bizim Allah katında şefaatçilerimizde sözlerinden hareketle söz konusu şefaatçinin, kıyamet gününde varlığından bahsedilen türden olduğunu ifade eder.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
ŞEFAAT4

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir