YALANSIZ OLMUYOR-5

Bu yazımları insanları karalamak, insanları yermek onları(bizleri) kötülemek için yazmıyorum. Sadece bu insanoğlunun bete giden bu şekil hallerine değinmeğe çalışıyorum. Zira dünyada en akıllı fikirli yaratık insanoğlunu saymaktayız, ama bu insan oğlunun öyle bet öyle çirkin öyle çekilmez halleri var ki yazmamak konu etmemek elden değil.

Yani ki insanların bu hallerine değinir iken sakın ben(!) kendimi bunların dışında tutmuş değilim kendimi saf ari de saymış değilim. Zaten bu güne kadar yazdıklarımın bir çoğunu başımdan geçmiş veya kendi halimde ki yaşadığım olayları biraz genişleterek birazının da hal ve durumların değiştirerek yazdım. Zira öyle halleri yaşadım ki düşündüğümde kendi kendime hırsımdan güldüm, inanın için için kendime kahrettiğim zamanlar olmuştu.Ama hayat böyle imiş,ille de yalan ve ya buna benzer abes halleri insan istemese de yaşayabiliyormuş.

Gene burada hatıramda kalan bir olayı anlatmaya çalışacağım. Zira olay hani” vurdukça değil durdukça koydu” değiminin ana temeli gibi geldi bana. İşte yazmama bu neden olmuş oldu.

Bulunduğum şehre yeni geldim. Çoluk çocuğumu getirmek için bu şehirden kiralık bir ev buldum,ve şansım yaver de gitti bir inşaat firmasına iş başı yaptım.Gerekli mercilere de müracaatımı yapıp, işlemlerimi de tamamlayıp başladım işime. Önceleri bir iki yabancı uyruklu işçilerle çalışmaya başladım .Sonrada şantiye şefim durumun biraz zor olduğunu anlamış olacak ki,inşaata yeni gelmiş bir Türk işçisiyle çalışmaya başladım.Yalan olmasın ama ikinci günü arkadaşla iyice senli benli olup birbirimize derdimizi problemlerimizi hal ve gidişatımızı anlatıp dinlemeye kadar varmıştık.

İşte bu hal esnasında,inanın neden böyle konuştum neden bu sözü sarf ettim hala anlayamadım,ve ya çözemedim. Bir ara,

–Yahu arkadaş şu sıralar öyle elim dar ki, inanın akşama kayıtsızım.İmkanın varsa beş on kuruş bir borç verebilir misin bana?.

Vatandaş elindeki malzemeyi yere bırakarak,

–Yahu birader,bu sözü bana dün söyleyecektin,Valla billahi dün cebimde otuz bin frank vardı ne bileyim ben akşam dönüşü zayi olur başıma iş açar düşüncesiyle bankaya yatıra koydum.Hem de vadeli olarak.

–Olabilir arkadaş,ancak bu gün sana söylemeye cesaret edebildim. Hani biraz da bunaldım da.Ama sağlık olsun akşam olsun hayırlı olur inşallah, elbette bir şeyler eder eylerim.

Biraz daha sağdan soldan konuşup işimize devam ettik. Bu arkadaşla en az bir ay veya biraz fazla veya noksan beraber çalıştım. hiç bir gün halimi ne sordu,nede ihtiyacıma bir karşılık verdi.Bende ne bileyim hiç üzerine varmadım.

İşte bu günlerin bir hafta sonu, mahallemizin kahvehanesinde millet toplanmış hasbıhal ediyorduk. Kimler yoktu ki oturulan masada.Hatta ben biraz sonra varmış,bir sıra dışarı oturmuştum. Benim iş arkadaşım hemen benim ön tarafında,arkası bana dönük olarak,millete konuşuyordu.Hani elinin çok darda olduğunu,birinin kendisine biraz borç verip Türkiye’de ki babasının çok darda kaldığını beyan ederek,komşulardan para arıyordu.

Öyle yumuşak ve naçar bir halde konuşuyordu ki, inanmamak elden değildi. Hem de bazı arkadaşlara isim isim rica ederek para istiyordu.Ona baktı buna baktı,ötekinden istedi,sağdakine baktı soldakine baktı,en sonunda arkasına bakınca benimle göz göze geldi,mahcup olur bir hal ile,

–Bankadakinin vadesini bozmak istemiyorum da…Diyebildi. Ben utandım,arkadaş yönünü döndü.

Bu gibi olaylar ömür boyu türlü çeşit gelişir bizlerde gıdım gıdım tadar,belki de çoğuna önem vermeden atlar geçeriz.Geriye kendi içtenliğimizle baktığımızda bir sürü macera olarak hafızalarımızda kayıtları kalmıştır.

Burada bir durum dikkatimi çekti bunu burada beyan etmeğe çalışayım. Ben YALANSIZ OLMUYOR diye beş bölümlük bir makale dizisi yazdım.Sağ olsun Yaşar yiyenimiz de bunu Samat web sayfasında yayına koydu.Bilmiyorum ama,Değerli yazar köylümüz sayın Yunus Baki Koçak beyde,YALAN VE YALANCI adı altında bir yazı dizisi hazırlayıp yayıma vermiş.İnanın çok hora geçtiğine inanıyorum. Zira şahsen ben bile,bu dostun yazdıklarını ne okudum ne de okurdum.Sanki benim makaleme bir yansıma gibi yayıma girmesinin ardından defalarca okuyup,hani umursuzca şuursuzca söylemeyi maharet saydığımız yalanların ceremesin ne olduğunu öğrenmiş oldum.Üstelik ben gibi önem vermeden geldi geçti yaşayanlara da bir uyarı niteliği taşıdığına inanıyorum.Burada değerli komşumuz Yunus Baki KOÇAK kardeşime, hazırladığı bu Yalan ve yalancı yazısının insanlara vermiş olduğu bu önemli değerli ders yüzünden teşekkür eder,saygı ve sevgilerimi sunarım.

Ama gelin bu seriyi bir şiirle sonuçlandıralım.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
YALANSIZ OLMUYOR-5

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir