AŞK SEVGİ SABIR

featured

Ferhat-Cetinoglu-yaziBölüm I:

 Sanmayasın ki; aşk akıl işidir. Gül ise her gönlün mürşididir. Kimini kokusuyla şad eder, kimini de dikeniyle irşad eder. (Şems-i Tebrizi)

Yüreğini açmak, insan veçhesi için çetin görünen bir yoldur. Kesinlik ve bilinebilirlik taşlarıyla döşenmemiştir. Bu yol ileriye doğru giden bir yol değildir. Doğrusal değil, çok boyutludur. Kuralları kendinin koyduğu ve zihin tarafından bilinemeyecek olan dinamiklerin devreye girdiği bir alandır. Sadeliğin, güvenin, koşulsuz sevginin ve kendinin tüm parçalarını kucakladığın bir oluş halidir. Katı zihnin ayrıcalık zemininden, kalbin ve sezgilerin rehberliğine geçiştir. Görece bir aktivite çabasının yerini, izin veriş ve karar verme alır. Şems ve Mevlana birbirlerine yüreğini açmıştır;

Hikâyemiz Hz Şems’in hocası yetiştirdiği her birisi mükemmel mânâ talebesi olan müritlerine “Diyâr-ı Rum’da Celâlettin isminde bir zatın irşad edilmesi murad edildi. “Hanginiz talipsiniz?” demesi ile başladı. Hz Şems sağ elini kalbinin üzerine koyarak, boynunu sola doğru eğerek sustu, talibim kelimesini bile söylemedi. Hocası, “sen anladın, bu işin sonunda başını vermek var” dedi.

Şems, Hz Mevlâna’nın Şam’da ders verdiğini öğrenerek Şam’a gitti. O sırada da Hz Mevlâna’nın hocası “Senin artık hadis sahasında öğreneceğin hiçbir şey kalmadı” diyordu. Hz Mevlâna atıyla şehrin dışında giderken, başı koyu renk bir örtüyle örtülmüş esmer bir adam Mevlâna’nın önünde durarak, “Sen her şeyi biliyormuşsun, öyle ise benim de kim olduğu bil” dedi ve çekti gitti. Hz Mevlâna dondu kaldı. “Ben, bana öğretilen şeyleri biliyorum, bir insanın kim olduğunu nasıl bilebilirim” diye düşündü

Hz Şems, ilk mesajını vermişti. “Mânâ âlemine geçersen her şeyi bilirsin” demek istemişti

Şems’in gelişi Mevlana’nın dünyasını alt üst etmiş ve onu bir gönül adamı yapmıştır. Şems, Mevlana’daki deha ateşini büsbütün tutuşturdu, Şems ile Mevlana, sohbet ve irşadın son merhalelerini, en güzel dönemlerini yaşarken, müritler arasında kıskançlık hakaret ve iftira baş göstermiştir. Söylentilerin giderek artmasının devamında, Şems Konya’dan ayrılarak, Şam’a gitmiş. Bu ayrılık sonucunda halk, Mevlana’nın eskisi gibi kendilerine yöneleceğini düşünsellerde, beklediklerinin aksine, Mevlana daha da içeriye kapanmış, iyice kopmuştur. Mevlana’nın bu halini gören halk, yaptıklarından pişman halde kendisinden özür dilemişlerdir.

Şems ve Mevlana, içinde dalgalar koparan bir barajın kapaklarını açmış, Allah aşkıyla yanıp tutuşmuş, madde dünyasından çıkıp, manevi dünyaya taşınmış, gerçek aşkın ne olduğunu anlamıştır. Onlar iki ayrı bedende tek bir ruh olmuş, birbirlerini tamamlamışlardır.

 Mevlana’nın Şems’e bağlılığı bu son gelişte daha da artmıştır. Öylesine kaynaşmışlardır ki, artık ayrılık mümkün görünmemektedir. Şems, himmet ve teveccühleriyle Mevlana’yı daha da olgunlaştırmış aşk ateşiyle pişirip Hakk’a vuslatı sağlamıştır. Bu arada Şems’i sevmeyenler de her fırsatta muhalefete, hakaret, iftira ve düşmanlık  dolu hareketlere yönelirler.

 Şems ile Mevlana, sohbet ve irşadın son merhalelerini, en güzel dönemlerini yaşarken onlar da dışarda kaynamaya, taşkınlık etmeye başlarlar. Artık Mevlana, istenen mertebeye gelmiş Şems’in irşad vazifesi tamamlanmış, daha önce kendisine bildirilen hüküm gereğince başını feda etme zamanı gelmiştir.

Hanımı Kimya Hatun da rahatsızlanıp vefat etmiştir. Bu haberin şehre yayılmasından sonra onu ne pahasına olursa olsun uzaklaştırmak ve Mevlana’yı elinden kurtarmak(!) isteyenler bir plan kurup bu iş için yedi kişi seçerler.

                                                                                                                                    

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
AŞK SEVGİ SABIR

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir