Eski Türk Devletlerinde Avcılık Bozkır Göçebe Toplumun Dinamikliğini Ve Kültürü yansıtan Bir Uğraş Ve Devlet Nizamıydı. Bu Uğraş Türkler İslamiyet’e girdikten sonrada devam etmiştir. Selçuklularda ve Osmanlılarda Mükemmel Bir Şekilde Teşkilatlanmış Olan Avcılık Uğraşı Devlet için Vazgeçilmez bir kurumsal Yapıya dönüştürülmüştür. Türk devletlerinin hemen hepsinde avcılık ile ilgili kuruluşlar oluşturulmuş ve Tuğrul Bey, Avcılık Teşkilatını resmi bir kurum haline getirmiştir. Türk Sultanları Av Merasimleri tertip ederek, Özenle Bakılan Avcı Kuşları da yanında götürerek, Milletine ve Devlet Erkânına, Devletin Ne Kadar güçlü Olduğunu Avcı kuşlarla sembolik olarak yansıtırdı. Av Sonrası Umumi ziyafet ve Toy ve Şölenler yapılarak Oğuz Töresi yaşatılırdı. Hükümdarlar Savaşlarda Düşmana korku salmak ve psikolojik olarak yıpratmak için Güç ongunu olan Avcı Kuşları yanında götürür. Heybetini ve Cesaretini göstermek isterdi.
Türklerin askeri ve sosyal hayatında oldukça önemli yeri olan “avcı kuşlar (alıcı kuşlar)”, aynı zamanda Oğuz boylarının sembolü olmuştur. Çakır (Çağrı), Tuğrul, Aksungur, Doğan, Şahin ve Atmaca gibi avcı kuş isimleri Türk çocuklarına ad olarak da verilmiştir. Nitekim tarihte bu isimlerle tanınmış Tuğrul, Çağrı (Çakır), Şahin, Balaban, Doğan, Zağanos ve Atmaca gibi hükümdarlar ve Beyler bulunmaktadır.
Türk İslam Kaynaklarında Avcılık Farsça Kaynaklarda Beyzere Kelimesi ile ifade ediliyordu. Arapçalaşmış şekli olan Bazyar ve bazdardır. Bazdar, Doğancı Avcı kuş besleyen kimse anlamına gelir. Endülüs’te Uğraş olan Av Kuşçuların eğitmenlerine sakkar veya tayyar denilirdi. Emeviler de ise Sarayda Av işleriyle görevli emirlere Sahibül – Beyazıra denilirdi. Bu Emirler Bürokraside önemli konumdalardı.
Türk Devletlerinde Avcılıkla ilgili Özel Bürokrasi Sınıfın adı Şikâr Ağalarıydı. Çakırcıbaşı, Şahincibaşı, Doğancıbaşı, atamacıbaşı gibi unvanlara sahip ağalar Her biri yüksek protokolde yüksek mevkilere sahiptiler. Timurlular’da av hayvanlarının yetiştirildiği müesseseye “kuşhâne”, burada çalışanlara “kuşciyân”, diğer av hayvanlarıyla ilgilenenlere “barsciyân” adı veriliyordu. Memlük Sultanlığı’nda “hırâsetü’t-tayr” denilen avcılar ve “hârisü’t-tayr” unvanlı av emîrleri vardı.
Selçuklularda ise Av Merasimleri tertip eden düzenleyen Bakımın yapan sınıfın ağası Emir-i Şikâr olarak bilinirdi. Selçuklu Emirlerinin bazıları Bazdar lakabına sahip idi. Emiri şikârlar Nüfuz ve itibarı yüksek kişilerden seçilirlerdi. Saadettin Köpek, Kılavuzoğlu Tomanbay Selçuklu Sarayında yüksek mevkide ki Emir-i şikârlardı. Kuşların bakımlarıyla ilgilenen alt sınıf ise gulamlardı. Selçuklular Avcılık la ilgili Vesikalar yayınlayarak Av ve kural ölçülerini belirlemişlerdir.
Avcılık Geleneği, Selçuklularda Olduğu Kadar Gazneliler, Karahanlılar, Abbasiler,Eyyübiler, Emeviler Ve İlhanlılarda da Önemli Bir yere sahipti. Abbasi ve Emevi Halifeleri Eski Türk Devletlerinde olduğu gibi Av Merasimleri düzenlemişler. Uzak diyarlardan Av hayvanları getirmişlerdir. Abbasiler ise bazı vergi gelirlerini Hükmü altındaki toprakların Emirlerinden Av Hayvanları alarak alırlardı. Bazı Türk İslam hükümdarları Kuşçu lakapları ile bilinirdi. Eyyubi Devletinde ise Kahire’de Bezadire denilen Av Kuşları satan bir çarşı vardı. Eyyubiler de de Avcılık yaygın bir uğraştı.
Osmanlı Devleti de Türk Oğuz Geleneğini Devam ettirerek Avcılık Teşkilatına Önem Vermiştir. Alıcı kuş çeşitliliği ve ava uygun coğrafi özellikleri Anadolu’da doğancılığın gelişmesinde amil olmuş, Osmanlı sultanlarının avı bir devlet politikası olarak benimsenmeleri ise bu sahada müesseseleşmeyi sağlamıştır. Cihan Devleti Olmanın gayesi odur ki; Memleket-i Aliye ve Devleti erkâna güçlü görünmek idi. Bu Güç Eski Türk Devletlerinde olduğu gibi Avcı Kuşlarla, Av Merasimleri ile Sultan Devlet Gücünün kaynağına haiz olacaktı. Osmanlı Devletinde I. Murat ve Yıldırım Bayezid zamanında Av İşlerinin Genel Bir Sisteme oturtulduğu düşünülüyor. Yeniçeri Ocağında Bazı Asker ve Ağaların isimlerinin Avcıbaşı, Turnacıbaşı gibi isimlerle anılması Sistematik işleyişi ifade etmektedir. Osmanlı padişahlarının maiyetindeki bu kişiler Selçuklularda Olduğu gibi yüksek kademelerde idiler. Fatih döneminde daha da sistematiğe oturtulan Avcılık daireleri yapılandırılarak Klasik Osmanlı Av Teşkilatı bir temele oturmuştur.
Osmanlı devrinde doğancılık pek çok sahada olduğu gibi merkez ve taşra olmak üzere iki kola ayrılmıştı. Merkez saray teşkilatında doğancılık; çakırcılar, şahinciler, atmacacılar ve doğancılar adıyla dört daire etrafında örgütlenmişti. Bunların her birinin başında şikâr ağası unvanını taşıyan idareciler bulunmakta, hiyerarşik olarak doğancılar dairesi ve bunun ağası en önde gelmekteydi. Bu avcı dairelerine mensup olan vazifeliler, kuşların bakımı ve eğitimi işlerini yürütürler, padişahların ava çıkması halinde sorumlu oldukları kuşlarla ava dâhil olurlardı. Bunlar mevkilerine göre tımar tasarruf eden askerîlerdi. Ancak merkezdeki doğancılar gibi alıcı kuşların bakım ve eğitim işleri yanında özellikle kuşların tedariki taşra doğancılarınca yapılırdı. Taşra doğancıları ise reaya arasından seçilen kimselerdi.
Osmanlı da Taşra, Çakırcılığı Ve Doğancılığı Tımar Sistemine Tabiidir. Askeri Statüdeki bu Resmi Avcı kuşu Yetiştiricileri Taşrada Kayacı, yuvacı, tuzakçı, görenceci, götürücü ve sayyad vb adlarla Bilinirdi. Bu görev yapan avcılardan bazı vergiler muaf tutuluyordu. Görev alanları ve hizmet verdikleri yerler farklı olan bu iki ayrı avcı topluluğundan doğancı koğuşundakiler sadece av esnasında görevli iken, bîrun kısmındaki ağalar yani çakırcıbaşı, şahincibaşı ve atmacacıbaşı, saraya avcı kuş temin etmek, eğitmek ve onları korumakla yükümlüydüler. Taşradaki avcı kuş yetiştiricileri sayyad (avcı kuşunu yakalamak için tuzak kuranlar), kayacı (yuvaların bulunduğu kayalıkları gözetenler), yavrucu (yavruları eğiten) gibi yaptıkları işlere göre çeşitli adlarla anılmaktaydı. Osmanlının İlk kuruluş yıllarında Söğüt, Bilecik, Bolu Kocaeli ve Bursa civarı Avcılık Teşkilatının Temellerinin atıldığı bölge olarak düşünülüyor.
Osmanlı Kayıtlarından edindiğim bilgilere göre Batı Anadolu’da Bursa’nın Gönen nahiyesi, Bolu’da Mudurnu, Ereğli, Hızırbeyili, Mengen ve Gerede havalisi, Kocaili’de Şile, İznik ve Yalakabad kazaları, Karesi’de Gördes ve Edremit kazalarıyla Kaz Dağları çevresi şahin yuvalarının yoğun olduğu sahalardı. Bolu ve Kocaili sancaklarında taşra doğancılığının Anadolu’nun güney ve doğu sancaklarına nazaran daha gelişmiş olduğu ayrıca merkez teşkilatının da bu sahada son derece etkin bulunduğu tespit edilmektedir.
Osmanlının Güç Ve Hâkimiyet Sembolü, Sultanların Av Arkadaşı olan Avcı Kuşlar, Batı Karadeniz Bölgesinde Özel Kurulan Avcı çiftliklerinde Tımar ve Bakımı yapılıyordu. Batı Karadeniz bölgesinde En çok Bolu Vilayetinde Doğancıbaşı ve Çakırcıbaşların çiftlikleri vardı. Bolu, Gerede Ve Mengen başlı başına Doğancıbaşı ve Çakırçıbaşların Tımar yerleri idi.
Bolu ve Kocaili sancaklarının XVI. yüzyılın ilk yarısına ait tahrir defterlerinde çok sayıda serbazdâran (doğancıbaşı), gürencciyân ve götürücüyân unvanlarıyla tımar tasarruf eden vazifelilerin isimlerinin yer alması Osmanlı Avcılık Teşkilatının bölgede çok güçlü olduğunu gösteren bir ibaredir. XVI. ve XVII. yüzyıllarda Osmanlı doğancılık teşkilatı içerisinde taşra doğancılarının sayısının 2000 kadar olduğu yolunda bazı araştırmalar bulunmaktadır. Ancak aynı döneme ait tahrir defterleri üzerinden yapılan tetkikler taşra doğancılarının sayısının bu rakamın çok üzerinde bulunduğunu göstermektedir. Zira XVI. yüzyıl sonunda Maraş Vilayetinde bulunan 82 ayrı yuvaya hizmet eden bâzdâr sayısının 746 hâne ve 270 mücerred olduğu, yine aynı dönemde Bolu, Kastamonu ve Kocaili sancaklarında toplam 1452 nefer bâzdârın bulunduğu tespit edilmektedir.
Osmanlı Devletinin 15 yy Tarihi Kayıtlarına Baktığımızda Bolu ve Gerede Çevresinde Kuşçuluğun Gelişmesinde Sultan 2.Bayezid(Sofu) oğlu Şehzade Mahmut un büyük katkıları olmuştur. Bolu Aladağlar, Gerede ve Mengen Dağlarının Ormanlık bölge olması ve Yırtıcı kuşların Yuva yapabilecek en iyi konumda olmasından dolayı bölgede Kuşçuluk faaliyetleri gelişmiştir. Osmanlı Padişahlarının, Şehzadelerinin ve Yüksek Makamlı Devlet Adamlarının Avcı Kuşlarının Bir Kısmı Gerede Bölgemizden götürücü Tımarlı kişiler tarafından Saraya ve Çakırçıbaşı ve Doğancıbaşına taktim ediliyordu.
1487 tarihli tahrir kayıtlarında Bolu’nun Cemaleddin divanında Doğancı Ulu Bey, Kayı divanında Kuşçu Ümid, Çağış Divanında Doğancı Süle kuşçulukla uğraşan şahıslar olarak kayıt edilmişlerdir. (Yakuboğlu 2009: 424,425). Bu durumda Bolu köylerinden, Ümit köy adını kuvvetle muhtemel Kuşçu Ümid’den almıştır. Aynı zamanda her ne kadar günümüzde Bolu’da kuşçu adlı bir köy yoksa da 1840 tarihli Gerede nüfus defterinde Gökçeler divanına bağlı dört köyden ikisi Kuşçu ve Ümit şeklinde kayıtlıdır.(BOA.1840: NFS. d. Nr.707). Yine Kuvvetle Muhtemel ki Gerede Süleler Köyü de Adını Doğancı süleden almış olabilir.
XVI. yüzyılda Gerede de yapılan Kuşçuluk faaliyetleri ile ilgili ulaşabildiğim Osmanlı Arşiv kayıntında ise şu şekilde yazılmıştır;
(“Üç bin akçe tımar ile Gerede togancıbaşısı olan Demür fevt olmagın şahincilerden sekizer
akçe ‘ulufesi olan Pirî’nin ‘ulufesi üzerine zikr olan togancıbaşılıgın tımarı ile ilhak ider.”)
Taşra doğancıbaşılığına her zaman bölgeden kişiler atanmaz, bazı zamanlar Çakırcı veya Şahinci Ocağı’ndan neferler taşraya doğancıbaşılık ile gönderilirlerdi. Diğer Bir Osmanlı kaydında ise Bolu Togancıbaşından Şöyle bahseder;
(“Altı bin üç yüz akçe tımar ile Bolu togancıbaşısı olan Ahmed’in hidmetinde ihmali vardur
deyü zikr olan togancıbaşılığın tımarı ile çakırcılar cemaatinden Hacı Hüseyin nam bir kimesnenin
‘ulufesi üzerine ilhak ider.”)
Yukarıdaki veriler sayesinde taşradaki teşkilat yapısının sürekliliğinin sağlanmasını amaçlayan bir bilincin var olduğunu çıkarabilmekteyiz. Her ne olursa olsun görevini ihmal eden kişinin azledilerek yerine bir başkasının geçirildiğini ve böylece bölge ile olan bağın korunduğu da görülmektedir.
XV. Yüzyılın ikinci Yarısına ait Osmanlı Vakıf Arşivine baktığımız zaman Bolu Ve Gerede Çevresinde Kuşçuluk ve Avcılıkla İlgilenen Şahıs adlarını görebiliyoruz; Bunlar Atmacacıbaşı Kasım Bey, Çakırcıbaşı Musa Bey, Doğancı Hüseyin ve Doğancı Mustafa adlarındaki şahıslardır.
Yine Osmanlı Döneminde Bolu ve Gerede de Çakır kuşların yuvalarına bakıp onun Tımarıyla ilgilenen Köy ve meslek grupları vardı. Bu Köyler Ali Bey Oğlu Ahmed çelebiye bağlıydı. Bu köyler;İzzet, Çele, Sazak divanları ile Avşar, Akçakavak, Alpagud, Felakeddin ve Ilısu-yakası köyleriydi. Mudurnu’da Sağı, Elmakolu, Mondaçlar ve Alpagut Kıbrısta (Kıbrıscık) Tokar divan ve Hamam-ı Pavli Köyü, Mengen’de Kozköy, Kırca, Karakısrak, Yörük, Rahmanlar, Kuzgöl köyleri, Gerede’de Emir-şah Kayı, Cemaleddin ve Çağış divanları bunlar arasında sayılabilir (Yakuboğlu 2011: 427).
Osmanlı Kayıtlarında Rastladığımız diğer bir bilgiye göre de Osmanlı Padişahı 2.Bayezid zamanında Bolunun Akçakavak Köyündeki çağış oğlu çiftliği Çakırcılık işi yapan 4 kişinin müşterek tasarrufuna bırakılmıştı. Bolu ve Gerede çevresindeki Çiftliklerde Görüçcülerde vardı. Bu kişiler yılda en az bir doğan ve Şahin kuşunu eğitip Saraya teslim etmekle görevli idiler.
Gerede Çevresinde Avcı kuş Yetiştiriciliğinde çakırcı kuşlar gibi Şahinci Kuş avcılığı ve Tımarıda yapılıyordu. Bu işi yapan kişilere şahinciler deniliyordu. Şahincilik yapılan önemli bölgeler Boluda At yaylası,Cücülük kaya Karayadır. Dörtdivan da ise Köroğlu Dağları Gerede de ise Arkut Dağı ve Yabanabad Kuşların geçiş noktasında olduğu için Kuvvetle muhtemel bu bölgelerdi. Gerede ye bağlı Samat ve Geçitler köyü civarı Kuşların geçiş güzergâhında olduğu için Muhtemelen Bu bölgede Kuşçuluk Tımarıyla uğraşan kişiler olabileceğinini tahmin etmekteyim. Hatta Geçitler Köyünün adı Yabani Kuşların Geçit noktasında olduğu için Köyün adının buradan geldiği Rivayetler İçerisindedir.
Bolu’da Zaganosçuların bağlı olduğu bir “Zağanosçubaşı” vardı. Karacasu bu şahıs tarafından tasarruf edilmekteydi. Gerede’de ise bir başka Zağanosçu başı bulunuyordu. Bu Bilgi bize gösteriyor ve Muhtemel ki Gerede Bölgesinde ki Kuşçuluk faaliyetleri en az Bolu kadar gelişmiş Olduğunu Yeterince sayıda Önemli Kuş tımarları ile uğraşan şahıs ve çiftliklerin olduğunu o yüzden bir zağonoşçubaşı gibi birim oluşturulduğu ihtimalini yansıtır. Zağonosçular, doğan, şahin ve zağanos gibi kuşların götürücülüğünü yapmakta üç ay süre ile “güme” beklemekte idiler (Yakuboğlu, 2009:425). Güme avcıların kuşlar için tuzak kurdukları yere verilen isimdi (Ünal, 2011:277). Bolu, Gerede, Çağa ve Mengen’de avcı kuşların geçit yerleri vardı. Avcılar tuzaklarını bu geçit bölgelerine kuruyorlardı.
Gerede Bölgesinde ki Köy isimlere baktığımız Zaman Mengen deki Turna Köy, Gerede- Ankara sınırındaki Doğanlar Köyü, Seben’deki Doğancılar Köyü, Yeniçağdaki Doğancı Köylerin adları Osmanlı Dönemindeki Kuşçuluk meslek ve Tımar çiftlikleri ile ilişkili olabilir. Gerede deki Birçok Yer Ve Mevki Adının Kartal Tepesi, Şahin Tepesi, Atmaca Başı, Kartal İni, Kartal kayalıkları, Şahin kayası, Atmaca Deresi, Çakırönü, Çakırtepe, Kartal doruğu gibi isimler Alması bölgede yapılan Kuşçuluk faaliyetlerinin bir göstergesi olabilir. Yine Gerede Bölgesinde ki Lakap ve Şahıs adlarına baktığımız zaman Çakırlar, Kuşgil, lakaplar göze çarpmaktadır. Kartalcıgil, Atmacagil, Kuşçu, gibi lakaplarda Gerede de fazla bulunmaktadır. Bu Lakaplara sahip Aileler, Osmanlı Zamanında Atalarının Bu Tımarla ilgilendiği gösteren bir emsal olabilir.
Kanuni Sultan Süleyman döneminde Gerede de “Delüler” köyü kayıtlarda geçmektedir. Bu Köyün ilk yerleşimi Dörtdivan Arazisi Civarında idi. Daha sonraları köy Şimdiki Konumu Olan Yeniçağa taşınmıştır. Deliler Askeri sınıfı Osmanlı Ordusunun Ön sınıfında kendinden geçerek savaşan üstünde Düşmana İlk ve Ani Psikolojik baskıyı kuran Askeri Gruptur. Bunu da Değişik elbiselerin üstüne Kartal Kanadı ve Şahin kanadı takarak Düşman üzerinde Psikolojik üstünlük sağlayarak sağlıyordu. Deliler Köyünün Olduğu Arazinin olduğu bölgede Kuşçuluk faaliyetlerinin yaygın olması ve Delilerin üstüne taktığı Yırtıcı Kuş Tüy ve Kanatları ile ilişki kurulabilir. Ayrıca bazı Deliler Grubundaki askerler Yırtıcı kuşları ile gezmeleri ve düşmana bu yırtıcı hayvanlara saldırmaları bölgede ki Kuş yetiştiriciliğinin yapıldığına kaynaklık olabilir.
Sonuç olarak baktığımız zaman;
Gerede bölgesindeki Oğuz Türkmen Taifesi Bir Eski Türk Geleneği olan Avcılık ve Kuş Bakım Tımarını Asırlar Boyu devam Ettirmiş. Hafıza ve Belleklerinde, Köy ve mevki isimlerinde, Lakaplarda yaşatmaya çalışmışlardır. Gerede’de ki Halk, Osmanlı Sultan ve Yüksek Devlet Erkânına Özel Av hayvanları yetiştirmiş, Bakımını yapmış ve Tımar etmiştir. Bölgemiz Oğuz geleneğinin bir tezahürü olarak Milli Benlik ve Kültürü korumuş Nesilden Nesil’e aktarmıştır. Osmanlı Devletinin Güç Sembolü Olan Avcı Hayvanların Gerede de Yetişmiş olması Gerede adına gurur verici ve övünç kaynağıdır. Devletimiz Bu arşiv kayıtlarını da baz Alarak Gerede’miz de Yırtıcı kuşlar ile Özel üretme Çiftlikleri açmalıdır., Avcılık sporu bağlamında Gerede’mize bir kamp alanı ve merkezi kurularak Ata Sporumuz olan bu Geleneğimiz yaşatılmaya çalışılmalıdır. Gerede’miz bu noktada Bölgesel Ve uluslararası alanda tanınır hale gelirse Gerede’miz adına Güzel işlere imza atmış oluruz…. Sevgilerim ve Saygılarımla
KAYNAKÇA
*Faruk Sümer, “Türklerde Avcılık”, Resimli Tarih Mecmuası, IV/12, İstanbul 1953, s.2405.
* Özbay Güven, Türklerde Spor Kültürü, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara 1992, s.146.
* BOA. TD., nr.481, s.44; BOA. TD., nr. 438, s.584, 767-804, 814. Kamil Su, Balıkesir ve Civarında Yürük ve Türkmenler, Balıkesir Halkevi Yay., İstanbul: 1938, s.17.
* TSMA. D. nr. 5975: 3.
* TSMA. D. nr. 5975: 4.
* KKA. TD., nr.116, s.7/b–17/a.
* BOA. TD., nr. 438, s.584,767–804, 814.
* İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin Saray Teşkilâtı, Ankara 1984, s. 420-425; Işık, agm., s. 10-37, 49-52
* Avcı Kuş İkonografisi ve Hünernâme’deki Betimlemeleri -Nalân Türkmen
*.(BOA.1 Abdülkadir Özcan, “Şahincibaşı”, DİA, c.38, İstanbul 2010, s.277–278.
840: NFS. d. Nr.707)
* Yakuboğlu, Cevdet (2009). Kuzeybatı Anadolu’nun Sosyo-Ekonomik Tarihi XIII ve XV. Yüzyıllar. Ankara: Gazi Kitabevi
* Ünal, M. Ali (2011). Osmanlı Tarih Sözlüğü. İstanbul: Paradigma Yayıncılık.
* SÜME,Mehmet .TÜRKLERDE YER ADI VERME GELENEĞİ VE OĞUZ BOYLARININ BOLU’DAKİ İZLERİ,15.02.2018.
* ŞİKÂR AĞALARI – TDV İslâm Ansiklopedisi islamansiklopedisi. org.tr.
* EMÎR-i ŞİKÂR – TDV İslâm Ansiklopedisi islamansiklopedisi. org.tr.
* AV – TDV İslâm Ansiklopedisi islamansiklopedisi.org.tr
* Mustafa ALKAN – Ferdi GÖKBUĞA XVI. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nde Av Teşkilatı’nın Silistre Sancağındaki Yapılanması. (Makalenin Geliş Tarihi: 04.08.2015 Kabul Tarihi: 11.11.2015).
* SARI,Arif. XVI. YÜZYILDA OSMANLI’DA TAŞRA DOĞANCILIĞI: KOCAİLİ SANCAĞI ÖRNEĞİ ,Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi.
* Batuhan İsmail Kıran,OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDA DOĞANCILIK, Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 ISSN:2148-2292.