Allah Yolunda
Bölüm: VII
Veda ve Sonsöz
Kutsal Topraklara Veda: Gözlerde Yaş, Kalplerde Dua
Sevgili okuyucular, “Allah’a Giden Yolda, Peygamberin İzinde Bir Kavuşma Hikayesi” başlıklı köşe yazımızın bu son bölümünde, Medine’den ayrılışımızı, Peygamber Efendimiz’e (sav) vedamızı ve kutsal topraklara veda anımızı sizlerle paylaşacağız. Bu yolculuk, sadece coğrafi bir yer değiştirmeden ziyade, kalbimizin ve ruhumuzun derinliklerine yapılan bir yolculuktu. Bu satırlarda, Medine’den ayrılırken hissettiğimiz duyguları, Peygamber Efendimiz’e (sav) veda ederken kalbimizden geçenleri ve kutsal topraklara veda anımızın bizde bıraktığı derin izleri okuyacaksınız.
Peygamber Efendimiz’e (sav) Veda: Kalplerde Bırakılan İzler
Medine’deki ziyaretimiz sona ererken, kalbimizde karmaşık duygular hakimdi. Bu mübarek şehirden ayrılacak olmanın hüznüyle, Peygamber Efendimiz’in (sav) huzurunda bulunmuş olmanın sevinci iç içeydi. Mescid-i Nebevi’ye son kez girdiğimizde, Peygamber Efendimiz’in (sav) kabrine yöneldik. O’na (sav) veda ederken, gözlerimiz nemlendi. “Ya Resulallah, sana ümmet olmaktan onur duyuyoruz. Bize şefaat et” diye yalvardık. Peygamberimize (sav) olan özlemimiz, içimizde bir sel gibi aktı. Peygamberimizin (sav) kabrinden ayrılırken, O’nun (sav) aramızdan ayrılmış olmasının hüznüyle, manevi varlığını her zaman yanımızda hissedecek olmanın sevinci içimizdeydi. Peygamber Efendimiz’e (sav) veda ederken, O’nun (sav) sünnetine sımsıkı sarılma ve O’nun (sav) izinden gitme sözümüzü bir kez daha yineledik.
Kutsal Topraklara Veda: Kalplerde Bırakılan İzler ve Medine’nin Öğrettikleri
Medine’den ayrılırken, bu kutsal şehrin manevi atmosferini, huzurunu ve bereketini yanımızda götürdük. Bu mübarek topraklardan aldığımız manevi güçle dolu olarak ayrıldık. Medine ziyareti, hayatımız boyunca unutamayacağımız bir deneyim oldu. Bu ziyaret, imanımızı güçlendirdi, kalbimizi huzurla doldurdu ve bizlere İslam’ın güzelliklerini bir kez daha hatırlattı. Medine, bizlere sadece bir şehir değil, aynı zamanda bir umut, bir sığınak ve bir ilham kaynağı olduğunu gösterdi.
Medine ziyareti, bizlere sabrı, şükrü, tevazuyu ve fedakarlığı öğretti. Kalabalıkta beklerken sabrı, zorluklarla karşılaşırken tevekkülü öğrendik. İslam’ın birlik ve beraberlik ruhunu, Müslümanların kardeşliğini ve yardımlaşma duygusunu yaşattı. Peygamberimizin (sav) sünnetine sımsıkı sarılmamız gerektiğini ve O’nun izinden gitmemiz gerektiğini hatırlattı. Dünyanın geçici olduğunu, asıl olanın ahiret olduğunu ve Allah’a (cc) daha da yakınlaşmamız gerektiğini öğretti. İslam dünyası için bir umut ve ilham kaynağı olduğunu gösterdi.
Bu kutsal yolculuk, bizlere bir arınma, bir yenilenme ve bir dönüşüm fırsatı sundu. Peygamber Efendimiz’in (sav) izinde yürüyerek, O’nun (sav) ahlakıyla ahlaklanmaya, O’nun (sav) sünnetini yaşamaya ve O’nun (sav) sevgisini kalbimize yerleştirmeye çalıştık. İslam’ın güzelliklerini, Müslümanların kardeşliğini ve yardımlaşma duygusunu bir kez daha hatırladık. Farklı coğrafyalardan, farklı kültürlerden ve farklı dillerden Müslümanlarla bir araya gelerek, İslam’ın evrensel mesajını ve birleştirici gücünü idrak ettik.
Memlekete Dönüş: Hasret ve Özlemle
Medine’den ayrılışımız, kalbimizde derin bir hüzün bıraktı. Medine Havalimanı’nda uçağa binerken, bu mübarek topraklardan ayrılmanın verdiği duygu yoğunluğu içindeydik. Gözlerimiz, geride bıraktığımız manevi atmosferi arıyordu. Uçak yükselirken, geride kalan minarelerin siluetine son bir kez baktık. Kutsal topraklardan aldığımız manevi güçle, memleketimize dönmenin heyecanını yaşıyorduk. Kalbimizde, bu mübarek topraklara bir kez daha kavuşma arzusuyla semalara doğru yol aldık.
Sonsöz: Bir Vuslatın Ardından
Sevgili okuyucular, “ALLAH YOLUNDA” adlı bu manevi serüvenimizin sonuna gelirken, kalbimde tarifsiz bir huzur ve minnet duygusu taşıyorum. Yedi bölüm boyunca sizlerle birlikte çıktığımız bu kutlu yolculukta, Arafat’ın engin dualarından Taif’in hüzünlü vadilerine, Hudeybiye’nin tarihi sükunetinden Müzdelife’nin huşu dolu atmosferine, Cürane’nin sakinliğinden Cebeli Nur Dağı’nın gizemli yamaçlarına kadar pek çok kutsal mekanı ziyaret ettik.
Bu yolculuk, sadece coğrafi bir keşif değil, aynı zamanda ruhumuzun derinliklerine yapılan bir yolculuktu. Peygamber Efendimiz’in (sav) izinde adım adım ilerlerken, İslam’ın kalbine dokunduk, tarihin sayfalarında kaybolduk ve maneviyatın zirvesine ulaştık. Her bir durakta, her bir mekanda, Peygamber Efendimiz’in (sav) hatıralarıyla dolu anlar yaşadık, dualarımızla Rabbimize yaklaştık ve kalplerimizi huzurla doldurduk.
Mekke’den Medine’ye uzanan bu kutlu yolculukta, Kabe’ye veda ederken kalbimiz hüzünle doldu, ancak bu hüzün, Peygamber Efendimiz’in (sav) kabrine kavuşma anında yerini tarifsiz bir vuslat sevincine bıraktı. Mescid-i Nebevi’nin manevi ikliminde, Cuma’nın bereketinde ve Ravza-i Mutahhara’nın huzurunda ruhumuzu dinlendirdik. Uhud Dağı’nın ve Okçular Tepesi’nin şahitliğinde tarihin derinliklerine daldık, Hicaz Demiryolu’nun tarihi tren garında geçmişle geleceği bir araya getirdik.
Bu yolculuk boyunca, sadece kutsal mekanları ziyaret etmekle kalmadık, aynı zamanda İslam’ın evrensel mesajını, kardeşlik, sevgi, hoşgörü ve merhamet duygularını da yüreğimizde hissettik. Bu değerleri hayatımızın her alanına yansıtarak, daha iyi bir insan olma yolunda adımlar atmaya gayret ettik.
Bu eşsiz manevi yolculuğun sonunda, kalplerimiz minnet ve şükran duygularıyla dolu. Hakimler Savcılar Kurulu Şube Müdürü Muhsin Balaban, Ankara Adliyesi Takibi Mustafa Özdemir, Türk Diyanet Vakıf-Sen 1 Nolu Şube Başkan Yardımcısı Süleyman Silahtar ve bu kutlu yolculuğa katılan tüm gönül dostlarımıza en içten teşekkürlerimizi sunarız.
Rahmet Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Sabri Çağlar hocamızın her bir durakta yaptığı bilgilendirici açıklamalar, yolculuğumuza anlam kattı. Diyanet-Sen Gerede İlçe Başkanı Halil Yalçın ve İbrahim Bulut hocalarımızın manevi aydınlığı, yolculuğumuza anlam kattı. Onların bilgi ve tecrübeleriyle zenginleşen bu yolculuk, ruhlarımıza şifa oldu.
Her bir yol arkadaşımızın samimiyeti, dualarımızın yankılandığı o mübarek mekanlardaki huşu, yolculuğumuzu unutulmaz kıldı. Birlikte yaşadığımız bu manevi deneyim, kalplerimizde silinmez izler bıraktı. O anlar, ruhumuzun derinliklerine işledi, bizleri birbirimize ve Rabbimize daha da yakınlaştırdı.
Bu vesileyle, başta hocalarımız olmak üzere, yolculuğumuzun her anında yanımızda olan, desteklerini esirgemeyen tüm gönül dostlarımıza tekrar en derin şükranlarımızı sunarız. Rabbim, bu kıymetli birlikteliğimizi daim kılsın, dualarımızı kabul eylesin, bizleri bir daha bu mübarek topraklarda buluştursun.
Yedi bölüm boyunca bizleri yalnız bırakmayan, desteklerini ve ilgilerini esirgemeyen tüm okurlarımıza minnettarız. Sizlerin varlığı, bu seriyi bizim için daha da anlamlı kıldı. Her birinize ayrı ayrı teşekkür ederiz. Kalplerinizdeki duaların, bizimle birlikte yankılandığını hissettik.
Bu manevi yolculuğumuzun sesini duyurmamıza vesile olan Gerede Medya Takip Gazetesi’ne ve bu süreçte emeği geçen değerli kardeşim Mehmet Cığrılı’ya da sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. Onların katkıları olmadan bu seriyi hayata geçirmek mümkün olmazdı. Bu manevi yolculuğun hatıralarını, sizlerle paylaşma imkanı bulduğumuz için minnettarız.
“Allah Yolunda” köşe yazımızın sonuna geldik. Belki şu an kalbinizde tatlı bir hüzün hissediyorsunuz. Ama şunu bilin ki, bu satırlarla kurduğumuz manevi bağlar sonsuza dek sürecek. Sizlerle bu manevi yolculuğu paylaşmak, kalplerimizi Rabbimize daha da yakınlaştırdı.
Rabbim yolumuzu açık eylesin, kalplerimizi rahmetiyle kuşatsın. Allah’a emanet olun…