Ferhat Çetinoğlu
  1. Haberler
  2. Güncel
  3. Ferhat Çetinoğlu Yazdı: “Öz Gardaşlarımız ile Arafat’ta Buluşma”

Ferhat Çetinoğlu Yazdı: “Öz Gardaşlarımız ile Arafat’ta Buluşma”

Ferhat Çetinoğlu Köşe Yazısı

Kutsal Topraklarda İz Bırakan Anlar: Arafat, Taif ve Hudeybiye’nin Kalbimize Dokunuşu -2. Bölüm-

Sevgili dostlar, Peygamber Efendimizin izinde olan bu yolculuğumuzda, sizlerle İslam tarihinde önemli bir yere sahip olan Arafat’a, Taif’e ve Hudeybiye’ye bir yolculuk yapacağız. Bu mübarek topraklarda yaşadığımız manevi deneyimleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Arafat: Rahmet ve Mağfiret Diyarı

Arafat, yeryüzünde affın en çok dilendiği, rahmetin en bol olduğu yerdir. Burada, günahlarımızdan arınmak ve Müslümanların hac döneminde Rabbimize daha da yakınlaşmak için vakfe yapılır. Arafat’ta vakfe, adeta bir mahşer provasıdır. Milyonlarca Müslüman, aynı anda, aynı amaç için, ellerini semaya açar ve Allah’tan af diler. Bu muazzam kalabalığın içinde, her mümin kendi iç dünyasına döner, günahlarını hatırlar ve pişmanlıkla Rabbimize yönelir.

Hz. Adem ve Havva, cennetten kovulduklarında farklı yerlere indirilmişlerdir. Hz. Adem’in Hindistan’a, Hz. Havva’nın ise Cidde’ye indiği belirtilir. Daha sonra ise bu ikisi Müzdelife ve Arafat’ta buluşmuşlardır. Bu buluşma, ilk tövbenin kabul edildiği ve insanlığın yeniden bir araya geldiği anlamlı bir olay olarak kabul edilir. Arafat’ta bulunan Cebeli Rahme, Hz. Adem ve Havva’nın buluştuğu yer olarak kabul edilir ve bu nedenle Müslümanların ziyaret ettiği önemli bir mekandır.

Arafat’ta yapılan duaların kabul olduğuna inanılır. Bu nedenle, Arafat vakfesi, Müslümanlar için eşsiz bir fırsattır. Bu fırsatı iyi değerlendirerek, bol bol dua etmeli, tövbe etmeli ve Allah’tan mağfiret dilemeliyiz.

Biz de peygamberimizin izinde ziyaret ettiğimiz Arafat’ta geçirdiğimiz vakit boyunca dualarımıza devam ettik. Kendimiz için, ailemiz için, tüm Müslümanlar için af diledik. Arafat’ın manevi atmosferi, kalplerimizi yumuşattı ve dualarımızın daha da samimi bir şekilde Rabbimize ulaşmasını sağladı.

Öz Gardaşlarımız ile Arafat’ta Buluşma

Arafat’ta, dünyanın dört bir yanından gelmiş Müslüman kardeşlerimizle bir araya geldik. Özellikle Türk dünyasından gelen kardeşlerimizle kucaklaştık, hasret giderdik. Türkmenistan’dan gelen kardeşlerimizle tanışma fırsatı bulduk. Orta Asya’nın kadim topraklarından gelen bu kardeşlerimizle bir araya gelmek, bizlere ayrı bir mutluluk yaşattı. Onların sıcakkanlılığı, samimiyeti ve İslam’a olan bağlılığı bizi derinden etkiledi. Aynı köklere sahip olmanın verdiği sıcaklığı hissettik. Onlarla birlikte dualar ettik, sohbet ettik, gözyaşlarına ortak olduk ve kardeşliğimizi pekiştirdik. Bu buluşma, bize ümmetin ne kadar büyük ve güçlü olduğunu bir kez daha hatırlattı. Farklı coğrafyalardan, farklı dillerden olsak da, kalplerimiz İslam’da birleşiyor, dualarımız aynı Rabb’e yükseliyordu.

Taif: Sabrın ve Tevekkülün Şehri

Arafat’taki manevi yolculuğumuzun ardından, İslam tarihinde önemli bir yere sahip olan Taif şehrine geçtik. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Mekke’de gördüğü baskılar üzerine İslam’ı tebliğ etmek amacıyla Taif’e gitmiştir. Ancak burada umduğu karşılığı bulamamış, aksine büyük zorluklar yaşamıştır. Taifliler, onun davetini reddetmiş ve alaycı bir şekilde karşılamışlardır. Hatta o kadar ileri gitmişlerdir ki, Peygamber Efendimiz’i (s.a.v.) ve yanındaki Zeyd b. Harise’yi (r.a.) taşlamışlardır. Bu saldırı sonucunda Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) ayakları kanlar içinde kalmıştır.

Ancak Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bu zorluğa rağmen sabrını kaybetmemiş ve Allah’a sığınmıştır. Bir bağa sığınarak burada Allah’a dua etmiştir. Bu dua, “Taif Duası” olarak bilinir ve Müslümanlar için büyük bir örnektir.

Taif olayları, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) zorluklar karşısında gösterdiği sabrı ve azmi göstermesi açısından önemlidir. Onun Allah’a tevekkül etmesi, Müslümanlara her durumda Allah’a sığınmaları gerektiğini öğretir.

Ve Dualar…

Taif’te bulunduğumuz süre boyunca, dünyanın dört bir yanından gelmiş Müslüman kardeşlerimizle birlikte dualar ettik. Ellerimizi semaya açıp, Rabbimize yalvardık. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) bu mübarek topraklarda yaptığı dualara amin dedik. Kalplerimiz bir oldu, dualarımız göğe yükseldi. Bu anlar, umre ziyaretimizin en unutulmaz anlarından biri oldu.

Hudeybiye: Barışın Zaferi

Hudeybiye, sadece bir coğrafi yer değil, aynı zamanda İslam’ın barışçıl yüzünün en güzel örneklerinden biridir. Hz. Peygamber’in, Mekke’yi fethetme gücü varken barışı tercih etmesi ve Hudeybiye Antlaşması’nı imzalaması, İslam’ın adalet ve merhamet dini olduğunu tüm dünyaya göstermiştir. Hudeybiye Mescidi, bu önemli olayın gerçekleştiği yer olarak, müminlere sabır, hoşgörü ve barışın önemini hatırlatır.

Peygamber Efendimizin izini takip ederek vardığımız Hudeybiye Mescidi’nde kıldığımız namaz, benim için unutulmaz bir deneyimdi. Mescidin tarihi atmosferi ve müminlerin tek bir vücut gibi hareket etmesi, beni derinden etkiledi. Özellikle sükunetle okunan Kur’an ayetleri ve cemaatin tek ses halinde ettiği aminler, kalbime huzur dolu bir dinginlik getirdi. Hudeybiye Antlaşması’nın imzalandığı bu mübarek yerde, barışın ve kardeşliğin önemini bir kez daha anladım. Bu namaz, benim için sadece bir ibadet değil, aynı zamanda bir kardeşlik yeminiydi.

Bu mescidi ziyaret etmek, bizlere şu önemli dersleri verir:

 * Barışın önemi: İslam’ın barış dini olduğunu unutmamalı, her fırsatta barışı savunmalıyız.

 * Sabır ve metanet: Zorluklar karşısında sabırlı olmalı, pes etmemeliyiz.

 * Birlik ve beraberlik: Müslümanlar olarak birbirimize kenetlenmeli, kardeşliğimizi güçlendirmeliyiz.

Dostlar, Kabe’den Medine’ye Bir Aşk Yolculuğunun Üçüncü Kısmında Bizleri Takip Etmeyi Unutmayın!

Bu kutsal yolculuğun üçüncü kısmında, Müzdelife’yi Ziyaret edip, Cürane’de umre yapacak, Nur Dağı’nda vahyin ilk indiği Hira Mağarası’nı ziyaret edeceğiz. Bu manevi dolu anları ve daha fazlasını sizlerle paylaşacağız. Bizi takip etmeye devam edin!

Ferhat Çetinoğlu Yazdı: “Öz Gardaşlarımız ile Arafat’ta Buluşma”
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir